GİRİŞİMCİLİK

20 Yaşında Girişimci Olan Ezgi Oktaş İle Tanışın

Ezgi Oktaş, girişimciliğe 20 yaşındayken adım atan genç bir kadın. Kısıtlı imkanlarla, KOSGEB desteği alarak çıktığı yolda bir dolu engelle karşılaştı, girişimciliği, işletmeciliği deneyimledi. Yaşadıkları onu şimdi kurumsal bir şirkette çalışmaya yönlendirdi. Ama girişimcilikten asla vaz geçmedi. Yaşadıklarını ise İşte Kadınlar’a yazdı. Onun makalesini ayrıca okuyacaksınız. İstedik ki onu önce yakından tanıyalım.
Bize kısaca kendinizini tanıtır mısınız?
Eskişehir doğumluyum. 33 yaşındayım. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum. Uzun zamandır Anadolu Üniversitesi Pazarlama Bölümü Yüksek Lisans öğrencisiyim. Öğrencilik dönemimde ve sonrasında çeşitli TV kanallarında prodüksiyon ve reklam alanında ve sonrasında perakende mağazacılık alanında yöneticilik deneyimlerim oldu. Ankara’daki işimden yurtdışında dil eğitimi almak için ayrıldım. Babamın en önem verdiği konu eğitimimizdi. Yurtdışı deneyimimi ailemin katkısıyla ve orada garsonluk yaparak devam ettirdim. Çok uzun değil, toplamda 8 aylık bir deneyim. Sonra Eskişehir’e dönüp perakende mağazacılık alanında çalıştım. 2009 yılında Evlendim. Bu süreçte kendi işimi kurmak için kollarımı sıvayarak işimden ayrıldım. Hangi iş olsun, nasıl olsun derken, dedelerimden gelen Muhallebicilik işi Eskişehir’de amcamların yaptığı bir iş olarak devam etmekteydi. Bu işi marka haline getirmek, belki ileride franchise sistemini kurmak üzere yola çıkabiliriz düşüncesiyle tamamen ayrı bir şirket çatısı altında ama o muhallebicinin isim hakkını kullanarak kendi işimi kurduk. Kardeşimle ortak olarak. Kardeşim o dönemde 20 yaşında ODTÜ 2. Sınıf İşletme öğrenicisiydi. İleride birlikte yol alabiliriz düşüncesiyle bu şekilde planlamıştık.
Böyle anlatılınca genellikle kişiler, var olan bir markanın varisi olarak işi kurduğumu ve bana o dükkanın açıldığını sanıyor ama öyle değildi. Dedemlerden gelen bu muhallebici markası, marka değeri olarak büyümeme katkı sağladı. Yatırım sermayemin yarısı babamdan aldığım borç para – yarısı da Kosgeb’ten aldığım yeni girişimci kredisi ve çalışırken aldığım arabanın geliri ile kuruldu. Babam Mali Müşavir, Annem emekli öğretmen. Kendi kurduğum işi devam ettirmeme kararımla, eşimle boşanmamız aynı süreçlere denk geliyor. Evli olduğum dönemde herkes bana “çocuk ne zaman?” diye soruyordu. Ben de tüm mesaimi alan iki dükkanımız için “iki tane var  sayılır, daha ne olsun” diyordum :)

KARİYER YOLCULUĞU
Şimdiye kadar hangi şirketlerde hangi görevlerde bulundunuz?
Bu kısmını hızlıca sıralayabilirim; İlk profesyonel iş deneyimim  TRT’de Yönetmen yardımcılığı pozisyonunda. Orada stajyer olarak başlamıştım sonra yönetmenimizden gelen iş teklifi ile “Benimle Oynar mısın?” çocuk programında dışarıdan personel olarak çalıştım. 1 seri birlikte çektik. O dönemde kısa süreli NTV’de staj yaptım. Sonra son sınıfta bir sene Kanal B’de haber departmanında Dış haberler departmanında ve Bekleme Odası programında asistanlık yaptım. Mezun olduktan sonra kadro alamayınca ayrıldım. Kimbunlar Medya (ajans) o dönemde Ankara’da yeni kurulmuş bir şirketti. Orada başladım. Sektörle ilgili çok iş öğrendim o şirkette. Yöneticilik deneyimi de buna dahil. Yurtdışından döndüğümde İstanbul’da çalışmayı çok istedim. Ancak teklif edilen ücretler İstanbul’da yaşamak için yetersiz olduğundan ve yurtdışındaki yeterli katkılarından sonra ailemin katkısını istemediğim için Eskişehir’de perakende mağazacılık alanında yeni açılan AVM’deki Zara mağazasında müdürlük pozisyonunda işe başladım. 2 yıl kadar çalıştım. Sonra kendi işimi kurdum. Yukarıda anlattığım gibi. 2010 yılında açtığımız şirket ve Üniversite içindeki şubemize 2013 yılında şehir merkezinde bir yenisini ekleyerek devam ettik. 2014 yılı kritik!  Üniversiteki şubemizi kapattık. Ben kendi mesleğimi yapmak istiyordum. Çünkü İletişim fakültesi ilk ve tercihimdi. Yine o yıl boşandım derken devrim gibi bir yıl geçirdim. Kısa süre özel  bir hastanede Kurumsal İletişim Müdürü olarak çalıştıktan sonra şu an çalıştığım iş yerim olan ACT Reklam’da 1,5 senedir Genel Koordinatör olarak çalışmaya devam ediyorum. Hımm bir de İngilitere’de tamamen kapıdan kovulup, bacadan girdiğim kısa dönemli bir BBC staj maceram var :)

ESKİŞEHİR'DE KOSGEB KREDİSİ ALAN İLK KİŞİYİM
Kendi işinizi kurmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?

Bu bahsettiğim Muhallebici yaşadığımız şehirde eskiler tarafından bilinir bir yer. Eskişehir’in ilk ve tek sosyal mekanıymış zamanında. Sonra bir süre kapalı kalmış, 2001 yılında amcamlar, babam tekrar yeni bir şube açmışlardı. Nasıl büyütürüz derken, benim kendi işimi kurma isteğimle birlikte ikisini birleştirelim istedik. Tamamen bayilik sistemiyle yeni bir şube açacaktım. Bayilik sözleşmemizi hazırladık. Buradaki asıl amaç dediğim gibi ileride oluşturmayı düşündüğümüz sistemin çalışıp çalışmadığını deneyimlemekti. Üniversite içinde tam bir muhallebici formatında açmıştık yeni yerimizi. Sadece tatlılar değil, aynı zamanda eski muhallebicilerde olduğu gibi kahvaltı, tavuklu pilav, tavuk suyuna çorba gibi yiyecekler de vardı. KOSGEB’in Girişİmci kredi desteği o dönemde çok yeni uygulanmaya başlanmıştı. Eskişehir’de krediyi alan ilk kişi oldum. “Bir kişi desteğimizi aldı, kullandı, iş yerini açtı” dedirten bir örnektim ve bu benim için motivasyondu.   İş planımı, bütçelendirmeyi kendim hazırlamıştım ve gerçekten zorlandığımı hatırlıyorum. Matematik, işletme, vergilendirme hayatımda bilmediğim şeyler. Ben bir iletişimciyim, kafamdan çarpım tablosunu bile bilmezdim.
Herkes destek oldu o süreçte… Tüm çevremdeki kişiler yanımdaydı. Motivasyon dolu sözler beni çok mutlu ediyordu… Maddi manevi destek gördüğümü söyleyebilirim. Bunları hatırlıyorum. Ama o süreçteki değil de ilk şubemizi kapattığımız dönemdeki destek daha akılda kalıcı oluyor. Ailemin ve bazı çok yakın akrabalarımın destekleri unutulmaz.  O nedenle anlatımımda hep biz dilini kullanıyorum sanırım. Özellikle ailemin verdiği destek sebebiyle şanslıyım.

İLK ŞUBE ÜNİVERSİTE İÇİNDE AÇILDI
Şirketinize ne kadarlık bir bütçeyle kurdunuz, kurarken hangi sıkıntıları yaşadınız, engelleri nasıl aştınız, aşamadınız?

Dediğim gibi şirketimiz kardeşimle ortak açmıştık. Babam o dönemde sermaye olarak destek olmuştu. İlk şubemiz yani Üniversite içerisindeki büyük bir yerdi. Yaklaşık 150-200 metrekare kadar. 90-100 bin civarı bir bütçe ile kuruldu.  2,5 sene kadar devam etti. Hep bir ekstra gelir kaynağı yaratmaya çalışarak devam ettirdiğimiz bir yer oldu. Yani şöyle ki; 2,5 sene sonunda bizim olmamız gereken yerin aslında şehir merkezinde bir yer olduğunu  tespit ettiğimi düşünüyorum ve yeni bir şube için kolları sıvadık. Yeni şubenin kurulmasının birkaç basit sebebi vardı, Üniversite’nin içerisindeki şubede marka bilinirliği anlamında yol alamıyorduk. Bir diğer sebep de; haliyle Üniversite yaz aylarında fazlasıyla sıkıntıya giriyordu. Elimizdeki kaynağı hem stok hem de işgücü anlamında, yaz aylarında hareketli olabilecek bir yere aktarmamız gerekliydi. Yeni Şubemizi açarken de 60-70 bin civarı bir mebla harcandı. Bu seferki tamamen banka kredisiyle çünkü elimizde sermaye kalmamıştı :)

GERİ DÖNÜP BAKMAK BENİ GÜÇLÜ HİSSETTİRİYOR
O işletme hala devam ediyor mu? Şimdi nerede çalışıyorsunuz?
Ben şirket ortağı olarak devam ediyorum sadece. Ticarette duygusallık olmayacağı kesin ama demiştim; gerçekten bir çocuk sahibi olana kadar hala çocuğum gibi… Ortaklığımı bitirmeye hazır değilim. Şu an kuzenim işletmeciliğini yürütüyor. İşletmenin devamlılığı konusunda annem ve babam hala o dükkan için emek vermeye devam ediyorlar. Profesyonel hayata geri dönememin ise iki ayrı ve kendimce mantıklı sebebi var; çünkü ben o işi kurarken bir sistem kurma hayali ile başlamıştım yola. Marka bilinirliğini arttırma ve bir sistem kurmaktı niyetim. Sistem yöneticiliğiydi. 50 metrekarelik bir dükkanın işletmeciliğini yürütmek için henüz enerjim çok fazla. Böyle bir işi ilerleyen yaşlarda  yapabilirim ama şimdi değil.  Bir diğer sebep ise; kendimi hep bir şeyleri organize ederken, mesleğimle ilgili sunumlar yaparken, tatlı değil de projeler satarken hayal ederdim. İletişim Fakültesi’ni dereceyle ve okuluma aşık olarak bitirmiştim. Bu alanda çalışırken harcadığım mesai bana mesai gibi gelmiyor. Şu an Eskişehir’de bir reklam ajansında Genel Koordinatör olarak çalışıyorum. İşimi çok seviyorum. En güzeli de tüm bu deneyimlerimin işimde yapacaklarıma çok büyük katkısı olacağına inanan bir patronum var.  
Yaşadıklarımın hemen hemen her girişimci için yaşanılan konular olduğunu biliyorum ve geri dönüp bakmak beni nedense çok güçlü hissettiriyor. Bir gün Mazlumlar Muhallebicisi’nde var olan sistemi geliştirmek için yeniden kollarımı sıvayacak olabilirim.

İŞİ SEVİP SEVMEDİĞİNİZİ İYİ ANALİZ EDİN
Girişimci olmak isteyen kadınlara tavsiyeleriniz neler olur?
·       Girişimcisi olacak iş kolunu sevip sevmediklerini iyi analiz etmeleri çok önemli.
·       İlk zamanlarda kısa süre beklenen satışların yakalanması muhtemel. Önemli olan bunu sürekli kılmak adına planlar yapmak.
·       Özel hayatınızdaki kişilerin sizi ne kadar destekleyebileceğini iyi irdeleyin. Her gününüz işinizi ilk açtığınızdaki motivasyon ve heyecanla gitmeyebilir.
·       Hiçbir şekilde sadece işyeri  bekleyerek işlerin büyütülemeyeceği  bir gerçek. Çok geçmeden dükkanın kontrollü bir şekilde yürümesini sağlayacak bir sistem kurmak ve sürekli yenilikler getirmek zorundasınız. Ancak kendiniz dükkandan çıktığınızda o dükkanda sizin yerinize duracak kişi içinse iki şeyin var olması gerekiyor;  1- o kişinin giderlerini sağlayacak kadar kazanmak 2- o kişinin güvenilir olması.
·       İş planı hazırlarken mutlaka tanıtım giderlerini de yatırım giderlerinin içerisine dahil ederek yola çıkılmalı.  
·       Sabırlı olmak şart. Herkese ve her şeye….
·       Akıl akıldan üstündür ancak çok fazla akıl da kafa karışıklığına sebep olabilir. Çünkü çok fazla akıl veren olacak.
·       Bir de adına “kadınsal düşünce” “kadın gibi davranmak” ne derseniz… Duygusallıktan arınarak ve mental düşünceyle hareket etmek en önemli kurallardan biri. 

Kadınların çalışma hayatında daha fazla yer alabilmesi için erkeklere tavsiyeleriniz neler olur?Tüm iş hayatım boyunca  kadın olmamdan kaynaklı herhangi negatif bir durum yaşamadım. Ekstra pozitif bir durum da yaşamadım. İş hayatında ne pozitif ayrımcılığın ne de cinsiyetçi mantalitenin sebeplerini  bu sebeple anlayamıyor olabilirim. Erkeklere şunu söyleyebilirim; Biz onlara planlı ve detaycı ruhumuzu gösterirken,- başarının detaylarla şekillendiğini- onlar da bu duruma sabırlı kalarak daha mental  hareket etmeyi bize öğretirlerse güzel bir ekip olabiliriz diye düşünüyorum.