Gülse Birsel'in senaryosunu yazdığı Aile Arasında filmi rekora koşuyor. Başrollerini Demet Evgar ile Engin Günaydın'ın paylaştığı Aile Arasında, vizyona girer girmez seyircinin büyük ilgisiyle karşılaştı. İlk 10 günde bir milyon 547 bi 194 seyirciye ulaşan film, 31 Aralık 2017 itirabarıyla 3.5 milyon kişi tarafından seyredildi.
Gülse Birsel, 3.5 milyon seyirciye aşmanın mutluluğunu sosyal medya hesabından paylaştı.
Gülse Birsel, 3.5 milyon seyirciyi aştık, 2018’de nice kahkahalara...
Gülse Birsel, 2018 yılına 3.5 milyon aile ferdimizle girmenin mutluluğunu yaşıyoruz ☺️ Yeni yılda sizi de Aile Arasında'ya katılmaya bekliyoruz! Herkese mutlu yıllar
21 yıllık ilişkileri aynı gün noktalanan nevrotik Fikret ile müzikhol vokalisti Solmaz komik bir tesadüfle tanışır. Solmaz’ın kızı Zeynep, Adanalı sevgilisiyle evlenmeye karar verince her şeyden korkan Fikret, kendini bir anda hayatının rolünü oynarken bulur. Aile arasında olması planlanan nikah, damadın ailesinin ısrarıyla büyüdükçe büyür. Bu ekip düğün hazırlıkları boyunca silahlı, geleneksel, kebapçı zinciri sahibi Adanalı aileyle anlaşabilecek ve bu düğün bir terslik çıkmadan yapılabilecek midir? Gülse Birsel’in senaryosunu üstlendiği ilk sinema filmi olan Aile Arasında’nın yönetmen koltuğunda Ozan Açıktan oturuyor. Filmin oyuncu kadrosunda ise Engin Günaydın, Demet Evgar, Erdal Özyağcılar, Devrim Yakut, Fatih Artman, Gülse Birsel, Derya Karadaş, Şevket Çoruh, Deniz Hamzaoğlu, Su Kutlu, Devin Özgür Çınar, Ayta Sözeri, Ünal Yeter ve Arif Erkin yer alıyor. Muhteşem kadrosu, hız kesmeyen mizahıyla film, izleyiciye akıllardan çıkmayacak bir komedi vaat ediyor.
Yazan: Gülse Birsel Yöneten: Ozan Açıktan Oyuncular: Gülse Birsel, Engin Günaydın, Demet Evgar, Erdal Özyağcılar, Devrim Yakut, Fatih Artman, Derya Karadaş, Ayta Sözeri, Şevket Çoruh, Su Kutlu, Devin Özgür Çınar, Ünal Yeter
Gülse Birsel, seyircinin büyük beğenisini kazanan Aile Arasında filmiyle ilgili olarak büyük heyecan yaşadığını anlattı. Gülse Birsel'in Hürriyet'te Ayşe Arman'a verdiği röportajdan satır başları şöyle…
* Heyecandan patlayabilirim! Sevileceğini, beğenileceğini hissediyorum ama müthiş bir sabırsızlığım da var. Haydi herkes bir an önce gitsin filme.
* Yani 15-20 yıl senaryo yazmaca ve onun üzerine bir avaz! Bu filme dört yıl çalıştım filan diyemem. Üç-dört ayda fikir çıktı, giriştim, yazdım bitirdim. Zaten yıllarca tek bir hikâyenin üzerinde çalışmak doğama da aykırı. İlgimi kaybedebilirim, hevesim kaçabilir, bilmiyorum...
* Ben çok bencilim. Canım ne isterse onu yazıyorum. Aile seviyorum, gülünsün istiyorum, şehir insanlarını tanıyorum. 40 civarı iki insanın aşkı yakalama hikâyesini canım istedi, onu yazdım mesela bu filmde. “Demografik olarak şu yaşlara gelsin” filan değil, ben o hikâyeyi tatlı buldum. Seyirci ne istiyor ayrıca ben ne bileyim? Belki ağlamak istiyorlardır. Anlayacağın, ben kendi istediğimi yazıyorum. Şimdilik de bundan memnun görünüyorlar.
* Evlilik hikâyesi hep çok eğlenceli ve sıcaktır. Bizim memlekette de en önemli konulardan biridir. Evlenme, ailelerin tanışması, sonraki ritüeller. Eldeki paranın ve enerjinin çoğu bunlara harcanır zaten, düğün sonrasıyla kimse pek ilgilenmez. Bir de aileler eş seçiminde çok söz sahibidir bizim memlekette. Bunlardan da çok komedi çıkar.
*Sonra senaryoyu okurken herkes aynı şeyi söyledi, yönetmenimiz Ozan Açıktan da öyle bir dil kurmaya karar verdiğini söyledi. ‘2017 model Arzu Film’ dedi hatta. Mekânların, kostümlerin gerçekçi olması ama performanslarda herkesin kendi alanında coşması, öte yandan içinizin ısınması, rejinin dili filan, galiba öyle bir izlenim veriyor. Aslında filmi yazarken senaryonun yarısında aklıma geldi ne oynarım diye. Baktım en uygunu Mihriban. E, Mihriban’ın da senaryodaki görevi o kadar. İlk film için iyi de oldu, ağır rol olmadığı için çekimleri seyretmeye ve ukalalık yapmaya daha çok zaman buldum.
Gıcık, nemrut, hatta nefret eski eşi şahane oynamışsın. Oynarken eğlendin mi?
* Ailenin tek bir tanımı yok bence. Biraz da onun için 2017 model galiba bu film. Aynı apartmanda oturan bir grup insan, üniversite arkadaşları veya işyerindeki arkadaşlar alternatif bir aileye dönüşebiliyor artık büyük şehirlerde.
* “Seyirciyi biraz ağlatırsak daha güzel gişe yapar” filan diye düşünmedim. Ağlatmayı seven biri olmadığım da malum. Ama karakterlerin o komik, eğlenceli hayatlarında hassas alanlar, üzüntüler de var. Aslında yaralanmış, hayal kırıklığı büyük insanlar bunlar. Aile kurmak için kendilerini paralamışlar, olmamış. İkinci şansları bu. Kıvırırlarsa tamam, ama ya kıvıramazlarsa? İster istemez yazarken de seyrederken de onların duygularına kapılıyorsun. Hikâye ve karakterler o duygusal sahneleri kendi çıkarttı yazarken.
*‘Evli, mutlu, çocuklu’ aslında önceki sahnenin sonuna bağlanıyor ve ironik bir seçim. Biraz da filmin tartıştığı klişeye gönderme. Söyledikleri yalan bu: “Evli, mutlu, çocuklu bir aileyiz.” Oysa alakası yok. Diğer şarkılar sevdiğim ve bu filmin tonuna uyan şarkılardı. İki karakterimiz şarkıcı ve arabesk-pop söyleyen şarkıcılar. O tondan gitmek mantıklıydı.