Dünya Bankası Grubu’nun Kadın,İş ve Kanun isimli çalışmasında incelenen 50 ekonominin 11’inde işverenler yasal olarak çalışanlarına çocuk bakımı desteği sağlamakla yükümlü. Yasal düzenleme olmasa bile pek çok işveren firma, iş sonuçlarına olan pozitif etkisi nedeniyle çocuk bakımı alanında uygulamaları hayata geçiriyor. Çocuk bakımı desteği sağlanması konusunda yasal düzenlemelerin mevcut olduğu ülkeler Brezilya, Şile, Ekvator, Hindistan, Irak, Japonya, Ürdün, Hollanda, Türkiye, Ukrayna ve Viyetnam olarak sıralanıyor.
Dünya Bankası Grubu’nun özel sektör kolu Uluslararası Finans Kurumu IFC'in "Çocuk Bakımına Çözüm: İşveren Destekli Çocuk Bakımının Ekonomik Gerekçesi" raporu ise dünyanın çeşitli ülkelerinden 10 firmanın çalışanlarına sağladığı tesis içi kreş ya da çocuk bakımına özel destek gibi uygulamalarını detaylıca inceliyor. Raporda Türkiyeden Borusan Holding ve Martur'un çocuk bakımı desteği uygulamaları örnek gösterildi.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye’de kadınların işgücüne katılımın oranının yüzde 32,5 oranında olduğu belirtilen raporda global danışmanlık firması McKinsey’nin tahminlerine göre kadınların işgücüne eşit katılımı ve OECD ortalaması olan yüzde 63’e çıkması durumunda ekonomik kazanç potansiyeli önemli oranda artabilir. Bu da 2015 yılında Türkiye’nin GSYİH’sinde yüzde 20 artış anlamına geliyor.
Türkiye’de sanayi sektörünün önde gelen şirketlerinden Borusan Grubu, bu bağlamda organize sanayi bölgelerinde kadın istihdamını artırmak için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı işbirliğiyle “Annemin İşi Benim Geleceğim” projesini bir sosyal sorumluluk inisiyatifi olarak hayata geçirdi. Proje, Türkiye’nin 10 ilindeki 10 organize sanayi bölgesinde 0-6 yaş grubu çocuklar için kreş ve gündüz bakım evleri kurulmasını ve böylece kadınların iş hayatına katılımının desteklenmesini hedefliyor.
Borusan Holding Kurumsal İletişim Direktörü Şule Yücebıyık, bir sanayi şirketi olarak Borusan’da işgücünün toplam yüzde 16’sının kadınlardan oluştuğunu belirterek, sanayi sektörlerinde, özellikle de teknik işlerde kadınların yeterince temsil edilemediğine dikkat çekti. “Türkiye’de kadınların hangi işleri yapıp yapamayacağının altında güçlü sosyokültürel normlar ve önyargılar yatıyor. Türkiye’de fabrika ve makine operatörlerinin sadece yüzde 3’ü kadın. Sanayi sektörleri kadın yetenek havuzundan faydalanmak, kadınlara yeni iş ve kariyer fırsatları sunmak için güçlü bir potansiyel barındırıyor. ‘Annemin İşi, Benim Geleceğim’ projesi de bu amaçla hayata geçirildi.
Rapor aynı zamanda otomotiv sektörü koltuk sistemleri üreticisi Martur’un uygulamalarını inceliyor. Martur Kütahya’da bulunan üretim tesislerinde çalışanların çocukları için kurduğu kreşler sayesinde, işten ayrılmalarda yüzde 15 oranında azalma elde etti. Martur’a göre işe yeni başlayan bir elemenanın tam olarak verimli hale gelmesi yaklaşık 8 ay sürüyor. Bu nedenle yeni eleman istihdamını yerine, mevcut çalışanların işlerine devam edebilmesi iş sonuçlarına da olumlu yansıyor.
Üstünberk Holding Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Hülya Polatcan şunları söyledi: “Kadın çalışanlarımız için yan fayda olarak çocuk bakımı hizmeti sağlamakta ve bu hizmetin kalitesini yakından takip etmekteyiz. Bu hizmet nedeniyle fabrikada çalışan kadın sayısında önemli bir artış oldu. Bu yan fayda aynı zamanda verimliliği arttırmak ve çalışan turnover oranını düşürmekte büyük etki sağladı. Bununla birlikte Martur’un temel amacı çocuklarının güvenli ellerde olduğunu bilen kadın çalışanlarının işyerindeyken kendilerini stres altında hissetmemeleridir. Çalışanlar, çocuklarının iyi bakıldıklarına emin olduklarından işteyken akılları çocuklarında kalmayacaktır.
Raporda incelenen örnekler, çalışanlarına çocuk bakım desteği sağlayan firmaların pek çok alanda önemli kazanımlar elde ettiğini ortaya koyuyor. Örneğin bu gibi uygulamaları bulunan şirketlerde çalışanlar daha az sıklıkla işten ayrılıyor. İşe başvuru süreçlerinde daha kalifiye çalışanlar baş vuruyor ve pozisyonlar daha hızlı doldurulabiliyor. Aynı şekilde çocuk bakımına destek olan firmalarda işe gelmeme günleri azalıyor, çalışanların verimliliği ve odaklanmasını yanı sıra firmalarına olan bağlılık ve motivasyonlarında da artış sağlanıyor. Ayrıca bu gibi iş yerlerinde cinsiyet eşitliğinde ve kadınların liderlik pozisyonlarına gelmelerinde de ilerleme kaydedildiği gözlemleniyor.
Daha iyi ve ulaşılabilir çocuk bakımı her geçen gün, ekonomik büyüme için önemli bir itici güç haline geliyor. Çalışan anne ve babalar iş gücüne eşit olarak katılabildiği zaman kendi satın alma güçlerini artırabildikleri gibi, şirketlerin ve ekonomilerin büyümesine de katkıda bulunuyorlar. Erken yaştan itibaren eğitime tabi olan çocuklar, daha sağlıklı ve okulda daha başarılı öğrenciler oluyorlar ve ileride daha üretken yetişkinlere dönüşüyorlar.
Raporun hazırlanmasında IFC stratejik ortakları Care.com, Kadın Politik Araştırmaları Enstitüsü, Uluslararası Çalışma Örgütü, Kidogo, UN Global Compact, UN Women, ve IFC’nin Tackling Childcare Partnership insiyatifinde yer alan şirketlerin uzmanlığından faydalanıldı.
Gelişmekte olan ülkelerde istihdamın yaklaşık yüzde 90’ının sağlayan özel sektör, ekonomik büyüme ve kalkınmanın itici gücüdür. IFC’nin “Çocuk Bakımına Çözüm” girişimi IFC’nin iş dünyasındaki cinsiyet eşitsizliğinin azalmasına yönelik çabalarının yanı sıra, özel sektör ve kamunun çocuk bakımı alanında fırsatlar yaratmak için nasıl daha iyi işbirliği içerisinde olabileceğine dikkat çekiyor.