Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner, Medyascope.tv’de Gülay Özkan İle Farklı Bakış programında sosyal girişimcilik konusunda öncü olan bulusum.biz platformunu anlattı.  Sosyal fayda sağlayamaya yönelik projeleri bağışçılarla buluşturan bulusum.biz’e adeta proje yağdığını belirten Ümit Boyner “Bizim için önemli olan projenin yenilikçi ve sosyal fayda sağlıyor olması” dedi.

Bulusum.biz nasıl bir platform?
Bulusum.biz, Boyner Grubu’nun Vakfı kanalıyla ortaya çıkardığı bir proje. Bir platform bulusum.biz, tamamen internette çalışıyor. Bir buluşma noktası, yani fikri-projesi olanlarla bu tip projeleri fonlamaya hazır kitleleri, kişileri, kurumları biraraya getiren bir platform. Yani sizin herhangi bir projeniz varsa, kim olduğunuz, yaşınız hiç önemli değil, bu proje sosyal fayda sağlıyorsa, sürdürülebilir olduğuna inanıyorsanız bunu bir film halinde ne olduğunu anlatıyorsunuz ve bizim sitemize koyuyorsunuz. Biz de bu sitede,siteye girenler, ziyaret edenler kanalıyla bu projelere fon, kaynak topluyoruz. Aslında sadece kitlesel fonlama değil, bu hibrit bir proje. Bizim kendi grup şirketlerimiz de bağışçı olarak bu projeleri fonlayabiliyorlar.
Peki biz TÜSİAD başkanı olarak ve KAGİDER kurucusu olarak biliyoruz, öyle bir süreçten sonra neden böyle bir platform kurdunuz ve neden şimdi?
Aslında grup içinde yaptığımız birçok sosyal projenin bir devamı olarak bakabilirsiniz buna. Biz sosyal sorumluluğun etkisine ve bunun kurum kültürüne, değerine yaptığı katkıyı çok içselleştirmiş bir grubuz ve bundan önce de farklı sosyal projelerimiz oldu. Fakat girişimcilikle, girişimciliğin ve yenilikçiliğin biraraya geldiği böyle bir projeyi ilk defa gerçekleştiriyoruz. Bir de aslında burada şöyle bir konu da var; Girişimcilik çok önemli ama esas olan Türkiye’de bağışçılık ve kitlesel olarak projelere sahip çıkma, sosyal değişime, yenilikçiliğe sahip çıkmayı da önemli gördüğümüz için aslında fikirlerle bu fikirleri destekleyebilecek kitleleri biraraya getirmeyi arzu ettik. Bir anlamda Türkiye’de girişimciliğe ve girişmciliğin çok önemli bir parçası olan yenilikçiliğe bir katkı yapmak istedim. Çok yönlü bir proje bu. Girişimcilik zaten bir iş insanının ruhunda olması gereken bir özellik. O açıdan böyle bir projenin içinde bizim grubumuzun hem yenilikçiliğe hem girişimciliğe verdiği önemi düşünürsek böyle bir projeyi gerçekleştirmiş olması çok da büyük bir tesadüf değil.
Siz burada merkeze sosyal faydayı alıyorsunuz. Nasıl bir sosyal fayda tanımlıyorsunuz?
Aslında bunun tanımı çok basit. Girişimci veya girişimci projesi dediğimiz zaman ilk akla gelen kar üreten, kar amaçlı projeler ama sosyal fayda veya sosyal girişimciliği destekleyen projeler dediğimiz zaman projenin nihayetinde kar oluşturma amacı olabilir, kar güdebilir fakat neticede bir sosyal fayda üretmesi, toplumda olumlu yönde bir değişime önayak olması gibi farklı amaçları da olması lazım.

Birkaç örnek verebilir misiniz?
Biri bizim desteklediğimiz Yuvarla projesi. Yuvarla bir hesap öderken tüketici olarak paranızın üstünü almayıp belli bir projeye derneğe bir katkı, bağış olarak otomatik olarak yapabilmenizi sağlayan bir program. Hem kar amacı var hem de kitleleri hem farklı derneklerin, sosyal çalışmalar yapan kurumlardan haberdar ediyor hem de kitlelere bu projelere destek olma imkanı veriyor. Dünyadan da belki çok tanıdık gelebilecek bir örnek Thomas projesi. Son derece ucuz ayakkabılar yapıyor. Fakat bu projenin sahipleri “Bizden satın aldığınız her bir çift ayakkabı için dünyada ihtiyacı olan bir çocuğun ayakkabısı olacak”. Ciddi şekilde büyüyen bir proje bu. Bir çok insanı iyi bir ayakkabı sahibi yapıyor hem de böyle bir projeye destek verdiği için mutlu kılıyor, marka bağımlılığı, sadakat yaratıyor. Sosyal fayda üreten ama kar da yaratabilen bir proje.
Bunun girişimciler tarafından mı yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Girişimci bizim için yeni fikri ortaya koymaya, desteklemeye hazır, belli cesareti olan kişi ya da kurum demek. Türkiye için de bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Gelişmiş toplumlarda baktığımız zaman girişimcilik gelişmiş bir değer. O açıdan bunu destekleyecek kitle kim derseniz, yeniliğe önem veren, değişimden korkmayan destekleyen kimseler olduğunu düşünüyorum. Bu projenin internette yürüyor olmasının mutlaka daha genç kitleleri bize çekmesi açısından bir faydası olacaktır. Gittikçe bireyselleşen, teknolojiyi daha iyi, daha hızlı kullanan bir jenerasyon var önümüzde. O yüzden kitlesel fonlamaların, insanların bireysel katkılarının daha önemli olabileceği ve daha sürdürülebilir olabileceği bir döneme gidiyoruz. Bugünden yarına toplumu değiştirecek belki bir yaklaşım değil ama zaman içinde kitlelerin anlayacağı bir araç olacaktır diye düşünüyorum. Kitlesel fonlama dünyada çok yaygınlaştı. Türkiye’de çok yeni. Hatta geçenlerde sadece sosyal projeler için değil kar amacı güden projeler için de böyle bir finansman kaynağı konusunda mevzuat hazırlandığı da gündeme geldi. Açıkçası şöyle bir avantajı var;  herkes kendi bütçesi kadar destek sağlayabiliyor. Bir lirayla da 100 lirayla da katkıda bulunabiliyorsunuz. Bir de tabi ne kadar çok insanı belli bir projenin arkasında birleştirebilirseniz yarattığınız farkındalık, sosyal değişime yaptığınız etki çok daha fazla olabiliyor.

Modeliniz nasıl çalışıyor? Siz bir bedel alıyor musunuz?
Bizim için kar amaçlı bir proje değil. Finansla bir ilişkimiz yok. Bizim de yok diğer elverenlerin yani bağışçıların da yok. Bizim grup şirketlerimiz birer bağışçı olarak katılıyorlar ama bir hisse alma beklentileri yok. Bu bir bağış. Biz platform olarak projelerle el verenleri biraraya getiriyoruz. Biz esasen bazı projeleri, grup şirketlerimizin de destekleyebileceğini düşünüyoruz. Başka konularda yaptığımız bağışlardan hiçbir farkı yok. Bizi toplumda değişik kanallardan üniversitelerden, gençlerden, girişimcilerden, gelebilecek projelere ulaştırma ve el verenlerle buluşturma imkanı veriyor. Bir seçici kurulumuz var. Şu anda 56 yeni projeye bakıyoruz. Projenin eksik yanları varsa, projenin amacını, yenilikçi olduğunu ortaya koyabilmesi için destek vermeye çalışıyoruz.
Yeni bir iş yapış şekli sunuyorsunuz ama öte yandan STK’larda iş yapış şekilleriyle ilgili bir know how yok, siz bu arada bir fark görüyor musunuz?
Çok gelişmiş STK’lar var. AB’nin Türkiye’nin en büyük katkılarından o oldu; ciddi fon katkısı yaptılar ve o fonlardan yararlanabilmek için de bir sürü STK kendini proje hazırlama konusunda çok da geliştirdi. Bunun etkilerini görebiliyoruz. Biz STK’lardan da proje kabul ediyoruz. Bizim 3 ana kriterimiz var; yenilikçi olması, sosyal fayda sağlaması ve sürdürülebilirliği. Bu 3 kriteri getirebilen bir fikir geliyorsa önümüze bunun sunulabilmesi için destek verebileceksek onu da yapıyoruz.
Sizce kitlesel fonlama Türkiye’nin dokusuna uygun mu?
Bağışçılık bizim kültürümüzde var. Ama sosyal fayda yaratacak projeleri birlikte desteklemek tabi yeni bir konu. Geçmişe gidelim televizyonlarda zaman zaman çeşitli derneklerin bağış programları oldu ve onlara büyük destek yağdığını hatırlıyorum. İnsanlar bütçelerinin yettiği kadar bir projede gelecek görüyorlarsa, bunun toplumdaki bir sosyal yaraya fayda sağlayacağını görüyorlarsa destek oluyorlar. Bence ilgi olacak. Burada bir alt-üst limit olmaması da kitleleri harekete geçirecek bir unsur. Tabi hani bağış konusunda kurumsal bağışlar da gelecektir. Bizim şirketlerimizden gelecek bağışlar kadar, başka STK’lar şirketler olacaktır diye düşünüyorum. Ne kadar çok yayılırsa o kada çok sürdürülebilir. Bu kültürün tabana yayılması çok önemli. Sosyal dönüşümün kalıcı olabilmesi tepeden inme değil, kitleler tarafından kabul edildiği ölçüde gerçekleşiyor. O açıdan doğru mesajları, doğru farkındalıkları yaratabilmek bizim önemli. Ne kadar çok insana bağışçı olarak dokunursak o kadar başarılı olacağımızı düşünüyorum.

Projelerin sahiplik kavramının değişmesi söz konusu mu?
Biz burada aracı değiliz, direk bağış yoluyla fon toplayacağız. Fikir hoşuna gider desteklemek ister onun bileceği iş. Biz bir melek yatırımcı ağı değiliz. Türkiye’de melek yatırımcı ağları var ama bizim yaptığımız platformda bir hisse değiş tokuşu bulunmuyor, tamamen bağış üzerine.
Sosyal girişimleri fonlayan platformlar var, ama bizim gibi daha hibrit kurumlarla kitlesel fonlamayı biraraya getiren bir model açıkçası duymadım.
56 proje şu an değerlendiriliyor, bunlar belli bir döneme yayılarak mı insanlarla paylaşılacak?
Bunlar platforma yani web sitesine koyulmaya hazır hale geldiğinde konulacak ve fonlama başlayacak. Tabi bu 56 projenin hepsi değil, seçilenler var, seçilmeyenler var. Bunların içinden seçilenler hazır oldukça sitemize koyuyor olacağız. Fonlama diyelim 10 bin TL istiyordu, o tamamlanınca kaldırılacak. Son derece dinamik bir yapısı var.
Başladıktan sonra da gelen projelerin özelliklerine göre, kitlesel fonlamadaki alacağımız geri bildirimlerle şekillendirebileceğimiz farklı şeyler olabilir. O konuda kendimizi esnek bırakıyoruz. Önemli olan mümkün olduğu kadar çok projelere ulaşabilmek.
Bu insanlara nasıl ulaşmaya çalışıyorsunuz?
Böyle bir ekosistem var Türkiye’de, proje geliştirenler var, düşünenler, üniversitelerin bu tip kulupleri var, girişimci networklerine gidenler var. Biraz onlardan da destek alıyoruz. Sosyal fayda sağladağı düşünülen projeler konusunda işbirliği yapıyoruz. Ama yayıldı bile proje yağıyor. Ama önemli olan doğru projenin gelebilmesi. Seçiçi kurulun sosyal fayda getireceğine inanması lazım. Çok proje geliyor ama sürdürülebilir olması ya da kar ediyor olması sosyal fayda yaratmıyorsa bizim için önemli değil. Bir restoran açmak ya da yeni bir iş fikrine destek olmak değil amacımız. Bizim amacımız hem yenilikçiliğe katkıda bulunmak hem de toplumda yeni bir faydayı öne çıkarabilmek.
Bunlar teknoloji odaklı projeler mi olmak zorunda?
Hayır değil. Aslında projelerin o bir tarafı var, çünkü gittikçe dijitalleşen bir dünyada yaşıyoruz hiç olmazsa sürdürülebilirlik açısından böyle bir katkıyı koymaya çalışıyor projeyi üreten kişiler, kurumlar ama hayır teknoloji projesi olması şart değil. Projeleri bekliyoruz.