İstanbul’da TÜSİAD ve Koç Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen Ekonomik Araştırma Forumu panelinde tüm dünyada tartışma konusu olan para politakaları masaya yatırıldı. Panelde ayrıca Türkiye’de hedeflenen enflasyona neden bir türlü ulaşılamıyor?  Türkiye'de maliyet kanalı enflasyon üzerine ne kadar etkili? TCMB Politika faizi ile ekonomideki diğer faiz oranları (kredi, mevduat, tahvil) arasındaki ilişki kısa ve uzun vadede nedir? ve Enflasyonun son yıllarda olduğu gibi %8 civarında seyretmesi yerine hedeflenen %5 veya daha düşük bir seviyeye indirilmesinin ekonomiye faydası nedir gibi sorulara yanıt arandı.
Türkiye ekonomisi potansiyelinin altında büyüyor
Panelin açılış konuşmaları ise EAF Direktörü Doç. Dr. Selva Demiralp ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes yaptı. Tıpkı dünyada olduğu gibi ülkemizde de para politakaları deyince ilk etapta Merkez Bankası’nın aldığı kararların akla geldiğini ve tartışmalara neden olduğunu hatırlatan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes farklı ülkelerdeki para politikalarından örnekler verdiği konuşmasında Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin de yeni küresel ortam ve olağanüstü politikalardan etkilendiğine dikkat çekerek şöyle konuştu;”Krizden bu yana, küresel düşük talep ortamında Türkiye ekonomisi de potansiyelinin altında büyüyor. Yatırımlar ve ihracat küresel koşullardan olumsuz etkileniyor. Büyüme, güçlü tüketim ve kamu harcamaları ile devam ediyor. Sermaye akımlarındaki oynaklık, kurda ve piyasalarda ciddi dalgalanmalara yol açıyor. Bu dönemde, diğer ülkelerden farklı olarak Türkiye’de mali disiplin ve düşük kamu borcu, hem makro istikrarı destekleyici önemli bir unsur oldu, hem de büyümeyi destekleyici önemli bir mali politika alanı yarattı. Yurt dışı piyasalardaki gelişmeler ve politikalar nedeniyle dalgalanan sermaye akımlarına karşı Türkiye ekonomisinin direncini artıran en önemli faktör de bu oldu. 2001 krizi sonrasında, enflasyonun tek haneli seviyelere hızlı bir şekilde düşmüş olmasında da, gerek o dönem yapılmış olan reformların, gerekse disiplinli mali politikanın rolü küçümsenemez.”
Enflasyonu düşük seviyeye indirecek yapısal reformlar önemli
Enflasyonun hala yüzde 5’e indirelemediğine dikkat çeken TÜSİAD Başkanı, sn yıllarda Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesini tam anlamıyla yapabilmesinin önündeki engelin küresel kriz sonrası oluşan olağan dışı ortam ve politikaların etkisinin olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü; “Enflasyonun hala düşük tek haneli seviyeye kalıcı olarak getirilememesi, gerek TL cinsinden uzun vadeli finansman maliyetlerini artırması, gerekse fiyatlama davranışlarında bozukluğa neden olması nedeniyle rekabet ortamını olumsuz etkiliyor. Bu nedenle iş dünyası olarak uzun zamandır enflasyonu kalıcı olarak düşük seviyeye indirecek politikaların benimsenmesini önemsediğimizi dile getiriyoruz.”
Para politikalarıyla kronik sorunlarımızı çözemeyiz
“Enflasyon ile mücadelede, bağımsız Merkez Bankasının, disiplinli mali politikanın ve ekonomide verimliliği artıracak yapısal reformların öneminin bir kez daha altını çizmek istiyorum” diyen TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes”Para politikaları ile ne kalkınma hedeflerimizi gerçekleştirebiliriz, ne de kronikleşmiş yapısal sorunlarımızı çözebiliriz. Para politikası bir refah politikası değildir. Tüm dünya kriz sonrasında bu gerçekle yüzleşmiş durumda. Bu hafta açıklanan 65. Hükümet programında, enflasyonun kalıcı olarak düşük tek haneli seviyelere çekilmesinin temel prensip olarak belirlenmiş olmasını, para politikasının ana amacının fiyat istikrarı olduğuna ve Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığına yapılan vurguyu önemsiyoruz. Mali disiplinin sürdürülmesi konusunda hükümet programında belirtilen kararlılık devam ettiği takdirde şüphesiz fiyat istikrarına katkıda bulunmaya devam edecektir.”
Takvimlendirilmiş eylem plaı yol gösterici olur
TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, rekabet gücümüzü artırmak için gerekli olan yapısal dönüşümün reformlar ile gerçekleştirilmek zorunda olduğuna vurgu yaparak Türkiye’nin önünde hala önemli bir fırsat penceresi olduğunu, eğitimden, yargı sistemine, işgücü piyasasından, vergi politikalarına birçok alanda atılması gereken adım, yapılması gereken ödevler olduğunu belirtti. Başaran-Symes “Geçtiğimiz sene iki seçim ve şimdi de yeniden bir hükümet kurulma süreci geçirdik. İş dünyası olarak, yeni hükümetten, tüm kalkınma başlıklarında reform süreçlerini hızlandırarak sürdürmesini bekliyoruz. 65. Hükümet Programının, bir önceki programı merkeze alan, icraat odaklı bir hükümet programı olduğunu gördük. Ancak, bu program mutlaka reformlarla desteklenmelidir. Takvimlendirilmiş ve önceliklendirilmiş bir eylem planının bu konuda yol gösterici olacağına inanıyoruz” dedi.