Kız çocuklarının spora yönlendirilmesi onların çok daha iyi olanaklara kavuşmasını ve kariyerlerinin çok farklı şekillenmesini sağlayabiliyor.

Tıpkı 6 yaşındayken tenis oynamaya başlayan Ekin Günaysu'nun hikayesi gibi... Anne babası da tenişçi olan Ekin Günaysu, Ankara Tenis Kulübü'nun sporcuları arasında yer aldı.

Ubisoft'un ABD'nin San Francisco ofisinde Proje Yönetimi Koordinatörü olarak çalışan Ekin Günaysu, uluslararası tenis arenasında yer alabilmek ve bu nedenle kendini geliştirebilmek için henüz 14 yaşındayken İspanya’daki Sanchez Casal Tenis Akademisi’nde eğitim aldı.  Daha sonra Slovakya'da tenis antrenmanlarına devam etti. Güney Carolina'da Winthrop Üniversitesi tenis koçunun teklif ettiği bursla  Winthrop kadınlar tenis takımında oynayan Ekin Günaysu, üniversite eğitimini bu burs sayesinde tamamlayarak iş hayatına adım attı.

Şimdilerde Ubisof şirketinin ABD'deki San Francisco ofisinde Proje Yönetimi Koordinatörü olarak çalışan Ekin Günaysu, İşte Kadınlar'ın sorularını yanıtladı. 

EKİN GÜNAYSU KİMDİR?

Nerede, kaç yılında doğdunuz, hangi okullarda eğitim aldınız?

1992 yılında Ankara’da doğdum. İlkokul ve ortaokulu TED Ankara Koleji’nde okudum. Liseyi İspanya ve Slovakya’da 2 farklı Amerikan lisesinde tamamladım. İlk 2 seneyi (2006-2008) Barselona’da Schiller International School’da, sonraki 2 seneyi (2008-2010) Bratislava’da Quality School International’da okudum.

Lisansımı Siyaset Bilimi üzerine Güney Carolina’da Winthrop Üniversitesi’nde (2011-2015), yüksek lisansımı Avrupa Çalışmaları üzerine Belçika’da Leuven Üniversitesi’nde tamamladım (2016-2017).

Son olarak 2019-2020 yılları arasında Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de İşletme ve Proje Yönetimi üzerine iki farklı sertifika programı tamamladım.

6 YAŞINDA TENİSE BAŞLADI

Tenis kariyeriniz nasıl başladı, kaç yıldır oynuyorsunuz, hala devam ediyor musunuz?  

Tenis oynamaya 6 yaşında başladım. Annem ve babam Ankara Tenis Kulübü’ne (ATK) üyeydi; haftasonları arkadaşlarıyla oynarken ben de onlarla kulübe giderdim. Onları izledikçe tenise ilgi duymaya başladım; ilk annemle oynamaya başladım. Sonra annem tekniğimin doğru yerleşmesi için özel ders almamın iyi olacağını düşündü. 6-7 yaşlarında özel ders almaya başladım; hemen sonra da kulübün tenis takımına girdim. Takıma girmemle birlikte tenis, hayatımın çok büyük bir bölümünü kaplar oldu. Hafta içi her gün okuldan sonra antrenmana gidiyordum; yaz tatili boyunca turnuvalarda oluyordum. 14 yaşına kadar Türkiye’de oynamaya devam ettim. Bu dönemde milli takımdaydım; pek çok birinciliklerim ve ikinciliklerim oldu.

SPORCU BURSUYLA ÜNİVERSİTEYE GİTTİ

Eğitiminiz neden iki farklı ülkede gerçekleşti? Peki ya üniversite eğitiminizi neden ABD'de aldınız?

O dönemde sadece Türkiye çapında başarılı olmak yeterli gelmedi; yurtdışında rekabetin daha yüksek olduğu turnuvalara gire çıka kendimi daha çok geliştirebileceğimi düşündüm. Bu nedenle 14 yaşında İspanya’daki Sanchez Casal Tenis Akademisi’ne gittim. Annem de benimle geldi ve her zaman en büyük destekçim oldu; 2 sene boyunca hem akademide antrenman yaptım hem de Amerikan Lisesi’nde okudum.

Tenise yeni başladığım yıllarda ATK’da antrenörlük yapmakta olan Slovak koçumuzla irtibatımız ben Barselona’dayken de devam ediyordu. 16 yaşımda onunla yeniden çalışmak üzere annemle İspanya'dan Slovakya'ya taşındık. 3,5 sene Bratislava'da antrenmanlara devam ettim, Avrupa ülkelerinde sayısız turnuvalara katıldım. Bu sırada lise eğitimimi Bratislava'daki QSI Amerikan Lisesinde tamamladım. Amerika'da birçok üniversite sporculara eğitim bursu verdiği için çeşitli üniversitelerle burslu okumak için yazışıyordum. Güney Carolina'da Winthrop Üniversitesindeki tenis koçunun bana teklif etmiş olduğu bursla, Winthrop kadınlar tenis takımında 4 sene boyunca oynadım ve bu şekilde üniversite eğitimimi tamamladım.

17 yıllık tenis kariyerimi 2015’de üniversiteden mezun olduktan sonra bitirdim. Sonrasında bir daha oynamadım. Uzun yıllar profesyonel olarak oynadığım ve devamlı bir rekabet içinde olduğum için tenisi sadece keyif için oynanan bir spor olarak ya da hobi olarak göremiyorum.

PROJE YÖNETİMİ KOORDİNATÖRÜ

Kariyer yolculuğunuz nasıl ilerledi? Yıllara göre hangi kurumlarda, hangi pozisyonlarda ne kadar süre ile çalıştınız, şimdi hangi kurumda ve hangi pozisyonda çalışıyorsunuz?

Üniversiteden 2015 yılında mezun olduktan sonra Türkiye’ye döndüm. İlk olarak İnsan Hakları Ortak Platformu, sonra da Avrasya İncelemeleri Merkezi’nde staj yaptım. 2015-2018 yılları arasında International Medical Corps (IMC) isimli bir yardım kuruluşunda önce Proje Asistanı daha sonra Lojistik ve İdari Asistan olarak görev aldım. Daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ında Dünya Bankası tarafından finanse edilen Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı Projesi’nde Proje Asistanı olarak çalıştım.

2019-2020 yılları arasında Kaliforniya Üniversitesi’nde Proje Yönetimi üzerine sertifika programını tamamlarken, önce World Affairs Council, sonra Middle East Institute’un çalışmalarına destek vererek araştırma yazıları yazdım.

2020 Şubat-Ağustos ayları arasında Berkeley SkyDeck isimli bir startup accelerator’da Program Yönetimi bölümünde çalıştım. Şu anda Ubisoft firmasının San Francisco ofisinde Proje Yönetimi Koordinatörü olarak çalışmaktayım.

SPORCU ÖZELLİKLERİ YARDIMCI OLUYOR

Hangi alanda uzmansınız, özellikleriniz neler, kısaca anlatır mısınız? Sizin mesleğinizi seçmek isteyen veya bu yolda ilerleyenler kadınlara rehber olması için yaptığınız işle ilgili, uzmanlığınızın olduğu konuda püf noktalarını paylaşır mısınız?

Uluslararası kuruluşlar tarafından fon sağlanan projelerin yürütülmesinde beş yıllık bir deneyimim ve Proje Yönetimi alanında sertifikam var. 17 senelik profesyonel sporculuk (tenis) kariyerimin mesleğime büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Sporcu olmanın getirdiği disiplin, sorumluluk duygusu ve stres yönetimi sadece işimde değil, genel olarak hayatımın her alanında bana çok yardımcı oldu. Profesyonel hayatımda ise özverili bir şekilde çalışmamı yine sporculuk yıllarımda kazandığım disipline borçlu olduğumu düşünüyorum.

Bunun dışında hayatım boyunca farklı ülkelerde yaşamamdan dolayı esnek ve uyumlu bir yapım olduğuna inanıyorum. Farklı ortamlara rahat adapte olabildiğimi ve başka kültürlerden insanlarla kolay iletişim kurabildiğimi düşünüyorum. Bir proje yöneticisinin sosyal becerilerinin ve iletişim kurma kabiliyetinin güçlü olması gerekiyor; bu nedenle sahip olduğum özelliklerin çalıştığım projelerin yürütülmesinde bana yardımcı olduğunu düşünüyorum.

Proje yönetimi aslında ilişki ve insan yönetimi demek benim için. Genelde kadınların empati kurma ve sağduyu yeteneklerinin güçlü olduğunu düşünüyorum. Ayrıca proje yönetiminin çok boyutlu bir düşünce yapısı gerektirdiğine inanıyorum. Bu nedenle bu alanda kadınlarda müthiş bir potansiyel olduğunu düşünüyorum.

Şu ana kadar birlikte çalıştığım benden daha tecrübeli program yöneticilerine baktığımda, ki hepsi tesadüfen kadın oldu, özgüven sahibi olmanın ne kadar önemli olduğunu görüyorum. Tabii ki burada altı dolu ve bilgiye dayalı bir özgüvenden bahsediyorum. İnisiyatif almaktan korkmamak, proje ekibindeki insanların karakterlerini ve çalışma şekillerini iyi özümseyebilmek ve sorunlar karşısında soğukkanlı durabilmek bence bir proje yöneticisinin sahip olması gereken en önemli özellikler.

PROJELER ONA EMANET

Çalıştığınız kurum hangi alanda faaliyet gösteriyor. İşinizde tam olarak neler yapıyorsunuz anlatır mısınız? Yeni projeleriniz neler?

Bilgisayar oyunları üreten Fransız bir firmada Proje Yönetimi Koordinatörü olarak çalışıyorum. Proje Yönetimi birimi pazarlama departmanının bir parçası. Firmanın oyunlarının tanıtımının yapılabilmesi için broşür, fragman, tanıtım sayfası, afiş vb. görsellerin hazırlanması gerekiyor. Bu görsellerin eksiksiz hazırlanmasından ve tasarımların zamanında tamamlanmasından proje yöneticileri sorumlu. Ben de bu süreçlerin takibini ve departmanlar arasındaki iletişimi sağlıyorum; başlıca sorumluluğum çıkan aksaklıkların çözümlenmesi ve ürünlerin zamanında ilgili yöneticilere teslim edilmesi.

KENDİLERİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞMALILAR

Çalışan kadın olmak ne demek nasıl açıklarsınız? Kadınlar neden çalışmalı?

Çalışan kadın ekonomik özgürlüğü olan, üreten, bağımsız bir kadın demektir. Kadın öncelikle kendisi için, var olan potansiyelinden faydalanabilmek, kendi kendini geliştirebilmek ve dinç tutabilmek için çalışmalı diye düşünüyorum.

Ayrıca kadının, parçası olduğu topluma karşı da sorumlulukları olduğuna inanıyorum. Kadınların iş gücüne dahil olmaları ile toplumların gelişmeleri doğrudan ilintilidir. Dolayısıyla kadınların aktif olarak ekonomik hayatın içinde olmaları o toplumu daha eşit, uygar ve yaşanılası kılar.

CİNSEL TACİV VE İSTİSMAR

ÇOCUK BÜYÜTMEK

ÖNYARGILAR

Çalışan kadınların yaşadığı en önemli sorunlar sizce neler, birkaç maddeyle sıralar mısınız?

- İş yerlerinde yaşanan cinsel taciz ve istismar maalesef hala çalışan kadınların yaşadığı sorunların en başında geliyor.

- Çalışırken çocuk büyütmenin kolay olmadığını düşünüyorum. Çalışan bir anne zaman zaman işinden, zaman zaman da çocuğuyla geçireceği zamandan fedakârlık etmek zorunda kalıyor. Örneğin, pandemi döneminde ufak çocuğu olan pek çok anne bir yandan evinde çalışırken bir yandan da çocuğunu oyalamak durumunda kalıyor.

- Kadınların hala birtakım önyargıları ve algıları kırmak için ekstra çaba göstermeleri gerekiyor. Liderlik, inisiyatif kullanmak, güç sahibi olmak, yönetmek gibi kavramlar genelde erkek olmak ve maskülenlikle ilişkilendirildiğinden gerek kamu gerek özel sektörde dünya geneline baktığımızda üst düzey pozisyonlarda kadınların erkeklere oranla çok daha az yer alabildiklerini görüyoruz. Örneğin Amerika genelinde yönetim kurulunda olan kadınların oranı sadece yüzde 20’lerde. Kadınların startuplardaki hisse oranları ise erkeklerinkinin yarısı kadar.

- Kadınların bazen kendilerini gereğinden fazla sorguladığını ve becerilerinden şüphe duyduklarını düşünüyorum. Bu özgüven sorunu nedeniyle birçok kadının yapabilecekleri işlerden kendi kendilerini geri çektiklerine inanıyorum.

KADINLAR BİRBİRİNİ

DESTEKLEMELİ

Siz hangi engellerle karşılaştınız, tanık olduğunuz veya yaşadığınız enteresan durumlar var mı? Çalışan kadınlar- iş kadınları karşılaştıkları engelleri nasıl aşabilir?

Açıkçası ben şu ana kadar çalışma hayatımda biraz şanslı olduğumu düşünüyorum. Kadın olmamdan ötürü ciddi bir engel ya da sorunla karşılaşmadım; ancak birçok kadının çeşitli zorluklarla karşılaştığını, fakat toplum baskısı veya iş güvenliği olmaması nedeniyle sessiz kaldığını biliyorum.

Engellerin aşılması için öncelikle dile getirilmesi ve karar alıcıların gündemine taşınması gerekiyor. Ayrıca kadınların çalıştıkları ortamda birbirlerini desteklemeleri ve birbirlerinden güç almaları gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda özellikle liderlik pozisyonunda olan kadınlara biraz daha fazla rol düştüğüne inanıyorum. İyi bir lider sadece çalıştığı kurum adına doğru kararlar vermekten sorumlu olmamalıdır; aynı zamanda çalışma arkadaşlarına gerekli noktalarda mentorlük sağlamalı, onların kariyer gelişimlerine katkıda bulunmalıdır.

ERKEKLERİN ÜZERİNDE

TOPLUM BASKISI VAR

İstihdamda daha fazla kadının yer alması için kadınlara bir çağrınız var mı? Kadın erkek eşitliğinin sağlanması için erkekler neler yapmalı, erkeklere bir çağrıda bulunur musunuz?

Kadınların geleneksel iş alanlarının dışına çıkmaktan korkmamalarının gerektiğine inanıyorum. Silikon Vadisi’ndeki benim için en çarpıcı şeylerden biri bütün mühendislik dallarında kadınların çok çok az yer alması. Benzer şekilde kadın girişimcilerin oranları erkeklerden çok daha az. Kadınların bilgisayar mühendisliği gibi çağımızın hızla gelişmekte olan sektörlerine olan ilgilerinin artırılması gerektiğini düşünüyorum. Çok ufak yaşta çocuklarda, bazı meslek gruplarının sadece erkekler bazılarının da sadece kadınlar için olduğu algısı oluşuyor. Bunun kırılması gerektiğine inanıyorum. İlkokuldan başlayarak çocuklara mesleklerin cinsiyet gözetmediğinin anlatılması gerekiyor. Matematik, fizik, elektronik gibi alanlara kız çocuklarının ilgi duyması sağlanmalı diye düşünüyorum.

Erkeklerin üzerinde büyük bir toplum baskı olduğuna inanıyorum. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde, işsiz bir kadına ve işsiz bir erkeğe toplum çok farklı gözle bakıyor ve erkeklerin üzerine aile geçindirmek, iyi bir işe ve statüye sahip olmak gibi ağır sorumluluklar yüklüyor. Bu nedenle bazı erkekler ekonomik alanda sahip oldukları avantajlı konumlarını kaybetmekten ve dolayısıyla kadınların işgücünde yer almalarından veya ekonomik özgürlüğe sahip olmalarından ürküyorlar. İçinde adalet ve eşitlik duygusu olan her insan kadın haklarını savunmalı diye düşünüyorum. Erkeklerin de bazı geleneksel kodlamalardan sıyrılmaları gerektiğine inanıyorum. Ancak kendimizi sorgularsak önyargılarımızı kırabiliriz. Bu nedenle erkeklerin de önce sahip oldukları önyargıların bilicine varmaları gerekiyor. Ayrıca iş yerlerinde pozitif ayrımcılığın sonuna kadar desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

YÜZ YÜZE İLETİŞİMİ TERCİH EDİYORUM

Pandemi nedeniyle işiniz nasıl etkilendi, evde neler yapıyorsunuz, iş bölümü nasıl?

Mart ayından beri pandemi nedeniyle evden çalışıyorum. Kaliforniya’da hala pek çok iş yeri kapalı. İçinde bulunduğumuz dönemde bilgisayar oyunlarına olan talep arttığından, çalıştığım firmanın işleri pandemi öncesi olduğundan daha yoğun. Ofisteyken yaptığımız işlerin neredeyse hepsini evden de yapabiliyoruz.

Proje yönetimi çok fazla insanla diyalog halinde olmamı gerektirdiğinden insanlarla uzaktan etkili bir iletişim sağlamak her zaman kolay olmuyor. Ben insanlarla yüz yüze konuşabilmeyi seviyorum. Dolayısıyla sadece yazışmak ya da kamera kapalı konuşmaktan memnun değilim.

Şimdiki işime pandemi sırasında evden çalıştığım dönemde başladım ve uzaktan yeni bir işe başlamanın kolay olmadığını fark ettim. İnsan her şeye alışıyor; ama ideal bir durum değil tabii ki.

YATIRIMCILAR DİJİTAL STARTUP'LAR YÖNELECEK

Pandemi sonrası yeni normal hayatta sizce bizi nasıl bir hayat, ekonomi bekliyor?

Bazı işletmelerin maalesef geri gelmeyeceğini düşünüyorum. Bazı büyük teknoloji firmalarının pandemi sonrasında da birçok çalışanını evden çalıştırma kararı aldığı yönünde duyumlar alıyorum. Pek çok firmanın işletme modellerinde değişikliklere gideceğini düşünüyorum. Yatırımcılar daha çok dijital ve elektronik boyutu olan startup ve şirketlere yöneleceklerdir.

Evden çalışmanın kesinlikle daha yaygın olacağını düşünüyorum. Sosyalleşmelerin giderek dijitalleştiği, yüz yüze etkileşimin giderek azaldığı bir dünya bizi bekliyor ki bu beni oldukça endişelendiriyor.

Olası bir karantina sürecini de göz önünde bulundurarak, insanlar ev seçerken apartman dairesinden çok bahçeli evlere yöneleceklerdir diye tahmin ediyorum.