Derslerimizin temel noktası kadının hayatın tüm alanlarında var olması gereken eşitlik. Eşitliğin olması gereken dersler siyaset, bürokrasi ya da akademi dünyası yani Peki durumumuz nasıl diye sorarsanız, cevabı her yıl olduğu gibi bu yıl da Kadın Adayları Destekleme Derneği KA.DER tarafından hazırlanan karnede. Ve maalesef KA.DER’in kanesinde Türkiye’de karar alma mekanizmalarında eşitlik değil kadın-erkek eşitsizliği, yine en kötü notlarıyla var.
Dokuzuncu kez hazırlananan karnede kadınların karar alma mekanizmalarındaki varlığı değil “yokluğu” bir kez daha gözler önüne serildi.
Parlamentoda, belediyelerde, yargıda, meslek örgütlerinde ya da üniversitelerde tablo hiç değişmiyor.
“Temsilde Kadın-Erkek Eşitlik Karnesi”ndeki “vahim” notlardan bazıları şöyle:
* 550 milletvekilinin 81’i Kadın
* 21 bakanın 2’si KADIN
* 30 Büyükşehir Belediye Başkanı’nın 3’ü
* 1351 belediye başkanının 37’si KADIN
* 7 yüksek yargı organı başkanının 1’i
* 14 işveren ve meslek örgütü başkanının 1’i KADIN
* 179 rektörün 17’si KADIN
* 550 milletvekilinin 81’i Kadın
* 21 bakanın 2’si KADIN
* 30 Büyükşehir Belediye Başkanı’nın 3’ü
* 1351 belediye başkanının 37’si KADIN
* 7 yüksek yargı organı başkanının 1’i
* 14 işveren ve meslek örgütü başkanının 1’i KADIN
* 179 rektörün 17’si KADIN
Bürokrasi koltuklarında da eşitlik yok. 26 müsteşar arasında hiç kadın yok. 81 valinin yalnızca 2’si, 171 büyükelçi ve daimi temsilcinin 24’ü kadın.Bürokraside kadının olması neden önemli? Çünkü Meclis ya da belediyelerde yönetime aday olacak kişiler bürokrasiden seçiliyor. Bürokraside kadın yoksa Meclis’te de olmayacağı anlamına geliyor.
KA.DER’in karnesinden diğer ayrıntılar ise şöyle;
-Mecliste 60 yaş üzerindeki 82 milletvekilinden yalnızca 3’ü kadın.
-Erkeklerin “iktidar olmayı en çok sevdiği” ve kadınları sokmamak için “en çok direndiği” karar mekanizmaları arasında yerel yönetimler başı çekiyor. Cumhurbaşkanının sık sık bir araya geldiği 50 bini aşkın muhtar arasında kadın sayısı ise sadece 640 (yüzde 1,3).
-Akademik kadrolara bakıldığında ortalama yüzde 42,2’lik oranla kadınların durumu “nispeten” iyi görünse de, yönetim kademesinin en tepesinde yer alan rektörlerin yalnızca yüzde 9,5’i kadın. Okutman, araştırma görevlisi, uzman kadrolarında kadın oranı yüzde 50’nin üzerine çıkarken, profesörlerin yalnızca yüzde 31,2’si kadın.
-Karar alma mekanizmalarına giden yolun ilk adımı “okuma yazma bilmek”. Ancak Türkiye’de okuma yazma bilmeyen nüfus içinde kadın oranı erkeklerden 5 kat daha fazla. 4+4+4 sistemi ile birlikte 2014’te ortaokuldan mezun olanlar arasında yer alan 36 bini aşkın kız çocuğu açık liseler dahil hiçbir kuruma kayıt yaptırmadı. İlköğretim çağında olup okula gitmeyen kız çocuklarının sayısı ise aynı durumdaki erkek çocuk sayısından 600 bin fazla.
TÜRKİYE SINIFTA KALDI-Akademik kadrolara bakıldığında ortalama yüzde 42,2’lik oranla kadınların durumu “nispeten” iyi görünse de, yönetim kademesinin en tepesinde yer alan rektörlerin yalnızca yüzde 9,5’i kadın. Okutman, araştırma görevlisi, uzman kadrolarında kadın oranı yüzde 50’nin üzerine çıkarken, profesörlerin yalnızca yüzde 31,2’si kadın.
-Karar alma mekanizmalarına giden yolun ilk adımı “okuma yazma bilmek”. Ancak Türkiye’de okuma yazma bilmeyen nüfus içinde kadın oranı erkeklerden 5 kat daha fazla. 4+4+4 sistemi ile birlikte 2014’te ortaokuldan mezun olanlar arasında yer alan 36 bini aşkın kız çocuğu açık liseler dahil hiçbir kuruma kayıt yaptırmadı. İlköğretim çağında olup okula gitmeyen kız çocuklarının sayısı ise aynı durumdaki erkek çocuk sayısından 600 bin fazla.
Pekiyiler yerine zayıflarla dolu karne için KA.DER Genel Başkanı Sunay Karamık şu değerlendirmede bulundu; “Türkiye maalesef yine sınıfta kaldı. KA.DER'in eşitsizlik karnesinden de görüleceği üzere erkekler yönetim koltuklarını yine kadınlara bırakmadılar. Kadınların sistematik olarak, kasıtlı bir biçimde yönetimlerden dışlanmaları, ülke olarak refahımızı, gelişmemizi ve kalkınmamızı olumsuz etkiliyor. Yönetim koltuklarına - deyim yerindeyse - yapışmış erkekler bir türlü bu gerçeği göremiyor! Kadına yönelik şiddet artıyor, kız çocukları eğitimden kopuyor, kadın haklarını geliştiren yasalar bir türlü çıkmıyor. Oysa tüm bu toplumsal dertlerin çözümü basit, kadınların toplumun yarısı olduğu gerçeğini kabul etmek ve kadın aklının, duygularının, bakış açısının demokrasiye, kalkınmaya, toplumsal gelişme ve refaha yapacağı olumlu katkıyı görmek. Bu gerçekleşene kadar, erkekler koltuklarını kadınlarla paylaşana kadar biz KA.DER olarak mücadeleye devam edeceğiz.”