Gazetecilikte 40 yıla yaklaşan Ekonomi Yazarı Perihan Çakıroğlu, Scala Yayıncılık'tan çıkan "Orataya Karışık İşler - Yazmasaydım Olmazdı" adlı kitabında FETÖ'nun adım adım iktidarı nasıl ele geçirmeye çalıştığını ve darbe girişimine gidilen süreçte yaşananları objektif bir bakış açısıyla kaleme aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemden itibaren takip eden ve onunla röportaj yapan sayılı gazetecilerden olan Perihan Çakıroğlu, "Ortaya Karışık İşler" kitabında, bir dönem çalışmak durumunda kaldığı BUGÜN gazetesinde gözlemlediklerini, yıllar içinde ülkede yaşananları, darbe girişiminin ayak seslerini, terör örgütü FETÖ'nün iktidarı nasıl ele geçirmeye çalıştığını gazetecilik süzgecinden geçirerek, tarafsız bir gözle anlatıyor.
DARBENİN GELEEĞİ 5 YIL ÖNCEDEN BELLİYDİ
"Darbenin adım adım geleceği 5 yıl öncesinden belliydi" diyen Çakıroğlu, "FETÖ, AK Parti'yi, seçimlere girilmeden iktidarın iplerini ele geçirmek istedi. Tabi Cumhurbaşkanı Erdoğan da buna izin vermedi. Kavga dershanelerin kapatılmasıyla başladı ve devam etti. Sonra da darbe girişimi geldi. Kitabımda AK Parti'nin hangi hataları neden yaptığını sorgluyorum ve tanık olduklarımı anlatıyorum." dedi.
Ortaya Karışık İşler, Yazmasaydım Olmazdı" kitabını neden yazdığını ise şöyle anlattı; "Bizde insanlar, koca koca tuğla kitaplar yazarlar ama okuyunca somut hikayeler ve bilgiler bulunmaz genellikle. Ben bu ezberi bozmaya çalıştım. Ülkemizde siyasi sistem, sık sık yapılan darbe ve darbe girişimleriyle ekonomik sisteme büyük zararlar verir, hatta travmalar ve krizlere yol açar. Ben 40 yıla yaklaşan gazetecilik yaşamımın 30 yılını ekonomiyi ve iş dünyasını izleyerek geçirdim. Vardığım kanı şu oldu; Siyaset düzelmeden ekonomimiz rayına oturamaz. Gelişmiş ülke olabilmek için ülkenin bütün kurumları düzgün çalışmak durumunda, hukuk düzeni doğru işlemek durumunda. Ortaya Karışık İşler kitabımda 15 Temmuz'a nasıl gelindiğini anlatıyorum. Hepimize travma yaşatan FETÖ örgütünün nasıl araziye uyarak hiçbir fırsatı kaçırmadan darbeye adım adım ilerlediğini yazıyorum. Çünkü, 23 yılı Milliyet gazetesinde 28 yılı da toplamda Doğan Grubu'nda geçen mesleki birikimin ardından hasbelkader Bugün gazetesine yolum düştü. Bir dönem kitabı olarak oradaki izlenimlerimi, düşünceleri ve iktidar ile FETÖ'nün illişkilerini objektif gazetecilik kriterleriyle ele aldım.
MGK UYARILARI DİNLENSEYDİ DARBE OLMAZDI
"Benim bakış açıma göre 15 Temmuz, eğer 2004 Ağustos'unda toplanan ve ardından da MGK Siyaset Bildirgesi'nde yer alan uyarılar dikkate alınıp uygulansaydı darbe girişimi olmazdı." diyen Çakıroğlu sözlerini şöyle sürdürdü; "Çünkü belgede FETÖ'nün nasıl korkunç ilişkiler ağıyla tehlike yarattığı önemli belirtiliyordu. Ama bu belge rafa kaldırıldı ve uygulanmadı. Sonrasını hep birlikte izledik. İktidarla FETÖ ilişkileri sonraları güç savaşına döndü. Hepimiz travmalar yaşadık, bedeller ödedik."
KİTAP - ÖNSÖZ
Bir kitap yazmak için birçok nedenim vardı. Böyle bir işe girişmekse yoğun gazetecilik yaptığım 40 yıl boyunca pek kolay görünmedi.
Zaman bulamadım. İki çocuğumu okutup çağdaş insanlar olmalarını sağlamaya çalıştım. Eşimle gazetecilikten kazandığımız paraları onların eğitimine harcadık.
Dostlarım ve arkadaşlarım ise kitap çıkarmakta çok geç bile kaldığımı söyleyip duruyorlardı. Haklı olsalar da anlamlı, mesajları olan bir kitaba imza atmam gerektiğini düşünüyordum.
Son çalıştığım gazete Bugün’ün yayın hayatına son verilince, “Tamam, şimdi kitap yazma zamanı geldi” dedim.
İş dünyasıyla ilgili 40 yıllık anılarımı ele alıp işleyecektim.
Yakın çevrem ve arkadaşlarım, “Böyle bir kitap yazacağına, son yıllardaki gözlemlerini ve Bugün’de çalışırken neler yaşadığını kaleme al, diğerini her zaman yazarsın” önerisinde bulundu.
Düşündüm, taşındım ve onlara hak verdim.
Çünkü 15 Temmuz darbe girişimi, “Artık Türkiye’de darbe olmaz” iddiasını bir kez daha yıkmıştı. Bu darbe girişimi, bildiğimiz askerî cunta kökenli darbelerden değil, kendisine “dinî bir cemaat görüntüsü” ve havası veren Fethullah Gülen’in tüm ülkeyi ele geçirme operasyonuydu.
Ve hepimize de büyük bir travma yaşattı.
Ne kadar büyük, sinsi ve yaygın bir örgütle (FETÖ) karşı karşıya olduğumuz da böylece ortaya çıktı.
40 yıl boyunca bu oluşumun büyümesine gözünü kapatan iktidarların bugün hâlâ hayatta olan temsilcilerinden, darbe girişimine kadar, kurumsal devlet yapısını bozan, dini söylemlerin arkasına sığınıp sinsi emellerini gerçekleştirmek için gizlice örgütlenen bu tip cemaatvari oluşumlarla ilgili çarpıcı bir itiraf da duymadım.
Bırakın duymayı sosyal demokrat kesimden ve bazı yayın organlarında feryat figan afişe edilen Gülen örgütünün sinsi eylemlerine de kulak tıkandı. Gülen “Eğitim gurusu, hizmet havarisi” havasında yolunda yürüdü gitti.
Daha da ötesi hatırlayanlar bilir, 19 Haziran 1999’da ATV televizyonunun ekranlarına bomba gibi düşen Gülen’in o ünlü kasetine rağmen tedbir alması gereken devlet ve siyaset cenahı devekuşu gibi başını kuma sokmuştu sanki. Aynı yılın mart ayında ABD’ye kapağı atan Fethullah Efendi, o kasette ve videoda müritlerine, açıkça devletin emniyet, adalet, eğitim, ordu gibi en önemli kurumlarına sızıp yerleşinceye kadar sessiz kalmalarını öğütlüyordu.
Bu nasıl bir basiretsizlik ve akıl tutulmasıdır ki tüm bunlara rağmen cemaat, millet ve devlet menfaatine hizmet eden bir kurum gibi “Hizmet Hareketi” adı altında, topluma şirin gösterilmeye çalışıldı. Üstüne üstlük Gülen, o kasetle ilgili hakkında açılan davadan 2007 yılında beraat ettirildi.
İşte böyle bir gafletin sonunda meşum 15 Temmuz darbe girişimine zemin hazırlanmış oldu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın her şey olup bittikten sonra, “Allah bizi affetsin” demesi de ödediğimiz büyük bedeller göz önüne alındığında yetersiz kalmadı mı?
Özürden önce, içinden neşet ettikleri Milli Görüş ideolojisinin babası Necmettin Erbakan bu cemaate mesafeli dururken, kendilerinin, “Ne istediler de vermedik” diyecek kadar yakın oldukları cemaatle ilişkilerini çok daha derinlikle açıklaması lazımdı.
İşte ben de cemaatin yayın organı olan Bugün gazetesinde çalıştım; bu büyük tehlikeyi bilmeden. Öncelikle şunu söylemem lazım: Orada çalışırken asla gazeteciliğimden ve ilkelerimden taviz vermedim. Hep dik durdum. Karşınızda bütün hayatı boyunca Atatürk’ün uygarlık çizgisini içselleştirmiş, onun ilkelerinden hiçbir koşulda ayrılmamış bir gazeteci var.
Eğer bu kitap, demokrasi adına ve FETÖ için verilen savaşta bir nebze de olsa işe yararsa çok sevinirim.
Kendime ait mini bir belgesel gibi düşünün. Okuyunca umarım merak ettiğiniz birçok sorunun cevabını da alırsınız.
İÇİNDEKİLER
Sakın Gelme,
Havaalanları Kapalı 15
Sanki Bir Asır Geçti 17
Hayal Kırıklığım Hâlâ Geçmedi 18
Dualar İçinde El Konuldu 19
Çok Muhabbet Tez Ayrılık 21
Darbeler Kaderimiz Olamaz 23
Mola Verdim Çünkü... 27
Rastlantıya bakın ki 28
Ayrılık Kolay Olmadı 29
Bugün Gazetesi Ciner’deydi 31
600 Bin Liraya Sattı 32
6 Milyar Dolarlık Yürüyüş 34
Santral Müziği: “Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda” 36
Aklına Gelmeyen Başına Geldi 37
Patron Medyaya Isınıyor 38
İttifakın Anlamı Neydi? 43
Sistemin Kısır Döngüsü 43
Ya Çete Ya da Zede Üretmek 45
Ah Paşalar, Vah Paşalar! 45
Devlet Bahçeli Koalisyondan Sıkıldı 48
Devlet Eğitimi Üzerine Almadı 49
Holdingleşerek Zengin Oldular 50
Erdoğan’a Dört Elle Sarıldılar 51
Uzun Balayında İki Taraf da Mutluydu 52
Milat 2004 Olmalıydı 52
Rafa Kaldırmak Kolay Geldi 54
Tehdit Yoksa İhraç da Yok 56
Ömer Dinçer Gerçeği Açıklıyor 58
Geliyoruz, 2014’e Bir Daha Bakıyoruz 61
Bakanların Biri Gidiyor, Biri Geliyordu 62
Topbaş’a Soğuk Duruyorlardı 63
Kibir, Kibir ve Kibir 64
Merkeze Hareket Hızlandı 64
Unutulmaz Yıl 2007 65
Himmetler Devletten de Toplandı 68
Moda Ama Ne Moda! 69
İş Dünyası Arada Kaldı 70
TUSKON Ne Yapsa Manşetti 71
Yüksel ki Yerin Bu Yer Değildir 75
45 Milyon Dolar Ödendi 77
Medya Olmadan Altın İşletemezsin 78
Hayatım Törpülendi 79
38 Milyon Dolara Eyvallah! 80
Yandaşlık Bünyeyi Bozar 83
Uyarılara Aldıran Yoktu 85
Türkan Hocayı da Yazdım 86
Akın İpek’te Pişmanlık İşaretleri 87
Fatih Karaca Hayatının Kadınını Buldu 90
Perihan Hanım Hâlâ Kovulmadı mı? 93
Adnan Hoca, Söyleşi İstiyor 94
Patron Ansızın Baskın Yapıyor 97
Magazinciler “Şal”la Çalışıyordu 98
İpek, Tamince’nin yaptığını yapamadı 99
Bu İnsanlar Neden Cemaate Tutundu? 100
Kimliksizlik Politikası İzlendi 100
Patron Yalı Sahibi Oluyor 101
Ey Siyasi Kanattaki Fetöcüler! Neredesiniz? 102
Melek Anne’nin Manevi Oğlu 104
Özeleştiriye Varız Ama Yeter mi? 107
Erdoğan, Bugün’e Geçmemi İyi Karşılamıştı 109
Sorunu Git Başbakana Sor! 111
Başbakanlık Falı 113
İlk Sansürü Nasıl Atlattım 114
Numan Kurtulmuş’la Faiz Kavgası 115
Erdoğan’ın Elinden Ödül Aldım 118
Nobel’i Kim İstemez 121
Davutoğlu-Yıldırım Rekabeti Hâlâ Sürüyor 127
Neden Siyasete Girmediler? 124
Cemaat’in CHP’ye ilgisi 124
Dershane Kavgası Görüntüydü 125
SON SÖZ 127
PERİHAN ÇAKIROĞLU KİMDİR?
- Taksim İlkokulu, Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi- Gazetecilik Enstitisü’nde eğitim ve öğretimini tamamladı.
- Üniversiteye giderken 1970- 1972’de Osmanlı Bankası’nda çalıştı.
- 1972- 1974 arasında Varlık Dergisi ve Yayınevi’nde gazeteciliğe adım attı. Varlık'ın sahibi Yaşar Nabi Nayır'la çalıştı.
- 1974 – 2000 yılları arasında Milliyet Gazetesi’nde çeşitli görevler üstlendi, editörlük, muhabirlik yaptı. 1984'te ekonomi alanını kendisine branş olarak seçip, bu yolda ilerledi. Ekonomi Yazarı olarak Doğan Grubu’nda Milliyet yanında, Finansal Forum ve Posta gazetelerinde yazdı. Daha sonra aynı görevi Finansal Forum'un yerine kurulan Referans Gazetesi’ndeki köşe yazarlığını, farklı gazetelerde sürdürdü. Röportajlarıyla ses getirdi. 2006'da Bugün gazetesinde yazmaya başladı. Burada daki çalışmaları da çeşitli ödüller aldı. Gazete kapatılınca 2016’da Ortaya Karışık İşler kitap çalışması için gazeteciliğe bir mola verdi. Şu anda serbest çalışıyor.
- Meslek hayatı boyunca Gazeteciler Cemiyeti başta olmak üzere birçok kurum tarafından gazetecilik başarı ödüllerine layık bulundu.
- Televizyon deneyimleri: Habertürk, TRT ve Kanaltürk..