Medyaya çok nadir röportaj veren Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Hürriyet’ten Elif Ergu’ya konuştu. 38 yıldır çalışma hayatında olan ve 2004’ten biri Sabancı Holding’i yöneten Güler Sabancı Türkiye’nin en güçlü kadını. Son 10 yılda Sabancı Holding’in öz kaynakları 3 kat, net kârı 3 kat ve yatırımları 6 katı arttı.
Bu başarıyı tüm dünya yakından takip ediyor. Yıllardır dünyada en güçlü kadınlar arasında gösterilen Sabancı bu yıl da Forbes’in dünyanın en güçlü kadınları listesine Türkiye’den giren tek isimdi. ki Sabancı Holding son 10 yılda öz kaynaklarımız 3 kat, net kârımız 3 kat ve yatırımlarımız 6 katı arttı.
 
Güler Sabancı söyleşisinden bazı bölümlerini aldık, tamamını Hürriyet’ten okuyabilirsiniz.

SİYASETTE UÇLARIN SESİ DUYULUYOR

Dünyada bir değişim var. Siz günümüz dünyasını nasıl görüyorsunuz?
İngiltere’de Brexit sonucu, ABD’de Donald Trump’ın yükselişi, Brezilya’daki sosyal hareketler, Macaristan’daki, Polonya’daki gelişmeler, Avusturya’da da seçim sonuçlarının kıl payı kazanılması... Bütün bunlar başka gerçeği ortaya koyuyor. Dünyada, özellikle gelişmiş ülkelerdeki demokrasiler gelir dağılımında ve işsizlik konusunda yeteri derecede tatmin edici çözümler bulamadı. İngiltere oylamasında AB’den çıkmak isteyenler için “globalleşmeye karşı” denildi. 1980’lerden beri gelişmeyle ilgili savunduğumuz, globalleşme, serbest ticaret, sadece ticaretin değil insanların da dünyada özgürce dolaşabilmeleri gibi konulardaki mevcut durum ileriye yönelik belirsizlikleri arttırdı. Dünyada ciddi bir güven krizi konuşuluyor. Böyle bir dönemi yaşıyoruz. Bunun içinde büyük çoğunluk artık makul olmak istemiyor.
Ne istiyor?
Herkes yeni bir dünya düzeni istiyor, mevcudu beğenmiyor; makul çoğunluğun sesi yerine, siyasette uçların sesi duyuluyor. Şu anda bütün dünyada, bütün gelişmiş ülkelerde siyasette ortadan, makulden ayrılma görüyoruz. Daha denenmemişi deneme, farklı olanı isteme ve bir kızgınlık görüyoruz.

POZİTİF GELİŞMELERE İHTİYACIMIZ VAR

Türkiye’nin en önemli ihtiyacı sizce nedir?
Hızlı hareket etmeye ihtiyacımız var. Kolay değil, farkındayım. Ama hıza çok ihtiyaç var. Son 2.5 yılda 4 seçim geçirdik. Bizim pozitif gelişmelere, İsrail, Rusya konularında olduğu gibi normalleşmeye, Kıbrıs meselesi gibi sorunları çözmeye, Avrupa Birliği (AB) sürecini her şeye rağmen devam ettirmeye ihtiyacımız var. Bizi pozitif yönde ayrıştıracak her türlü çabanın, çalışmanın ve yumuşamanın arkasındayız.

UMUDUMUZU YİTİRMEMELİYİZ

Türkiye’de son dönemde hepimizi çok üzen ve gelecek adına kaygılandıran saldırılar yaşanıyor. Türkiye bu ortamdan nasıl çıkacak?
Tüm bunlar hepimizi çok üzüyor. En son yaşanan büyük acı olaydan sonra bir kez daha görüyoruz ki; ülkemiz için yapacağımız en iyi şey çalışmaya ve üretmeye devam etmektir. Geleceğe olan umudumuzu yitirmemeliyiz, çalışmalıyız, üretmeliyiz, yapıcı olmalıyız.

İLİŞKİLERİN YUMUŞAMASI BENİ MEMNUN ETTİ

Yakın zamanda İsrail ile varılan anlaşma, Rusya’ya ile ilişkilerin yumuşaması süreçlerini yaşadık. Yurtdışıyla iş yapan, birçok yabancı ortağı olan bir iş insanı olarak, siz bu gelişmeleri nasıl görüyorsunuz?
Son günlerde komşularımız olan, aynı kaderi paylaştığımız, aynı coğrafyada yaşadığımız ülkelerle ilişkilerimizin yumuşaması beni çok memnun etti. Aslında her konuda daha yumuşamaya ve uzlaşma kültürüne, daha fazla toleransa ve hoşgörüye ihtiyacımız var. Dünya meseleleri ortada. Genç nüfusumuzu barışçıl yetiştirmemiz; barış ve uzlaşma duygusunu gençlere vermemiz lazım.

MÜLTECİLERLE İLGİLİ PROJELERE DESTEK VERECEĞİZ

Türkiye’de milyonlarca mülteci kalıcı olacak. Sabancı Vakfı olarak taşın altına elinizi sokacak mısınız?
Asıl mesele; mültecileri sadece misafir olarak görmemeliyiz. Artık kalacaklar diye kabul edip, sorunlara kalıcı çözümler aramalıyız. Uzun yıllardır engelliler, kadınlar ve gençlerle ilgili yaptığımız çalışmalar gibi mültecilerle ilgili projelere de destek vereceğiz. Uluslararası vakıflarla da işbirliği yapabiliriz, bunun için de görüşmeler yapıyoruz.

ÖĞRETMENLER İÇİN PROJE

Sabancı Vakfı ve desteklediği STK’lar ve projeleri toplumsal dönüşüm yaratmaya yönelik işler ortaya çıkardılar. Vakıf bundan sonra bu tip çalışmalarını daha da yaygınlaştırmak için neler yapacak?
Toplumsal gelişmeye katkıda bulunmak ve insanların hayatlarında fark yaratmak için çalışıyoruz. Bu bağlamda, bizim gibi düşünenlerle işbirliği yapmanın, belirli sorunları çözmekte çok etkin bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Örneğin; Eğitim Reformu Girişimi’nde birçok farklı vakıfla birlikteyiz. Türkiye’deki eğitim sorunlarıyla ilgili yeni çalışmalarımız, özellikle öğretmenlerle ilgili yeni bir projemiz olacak. Öğretmenlik kutsal bir meslek. Benim rahmetli anneannem Türkiye’nin yetiştirdiği ilk kadın öğretmenlerdendi, Halide Edip Adıvar’ın öğrencisiydi. Öğretmenlik mesleğinin tekrar itibarının kazanılması gerektiğini düşünüyoruz. Ortak projemiz bununla ilgili olacak.

KADINLARI İYİ ANLAMAMIZ LAZIM

Gelecek planlarınız nedir?
Dünyayı etkileyen, aynı zamanda zorlayıcı üç ana trend var. Bunlar: iklim değişikliği, kadınların iş hayatına katılımı ve şehirleşme. Kadınların iş gücüne katılımı dediğimizde; biz içinde yaşadığımız dünyanın ancak cinsiyet eşitliğiyle daha iyi olabileceğine inanıyoruz. Kadınların karar verici olması önemli. Sabancı Topluluğu olarak biz kendi rakamlarımızla çalışanlarımızın kadın oranını arttırmaya ve eşitliğe getirmeye çalışıyoruz. Birleşmiş Milletler’in Kadını Güçlendirme İlkelerini imzalayan ilk Türk şirketiyiz. Bunu ben burada olduğum için, Güler Hanım kadınları desteklediği için yapmıyoruz. Karar vericinin ne kadarı kadın diye bakıyoruz. Bizim ürünlerimizi alıyorlar, iyi anlamamız lazım. Kaç kadın bayimiz var önemli, ama aynı şekilde kaç kadın lastik alırken kendi karar veriyor; o da önemli. Örneğin, lastik almak kadınların en çok kararı erkeklere bıraktıkları işlerden biridir. O yüzden kadınlara “lastik.com.tr’ye girin alın, lastiğinizi alın, biz de kapınıza gelip değiştirelim” diyoruz. İkinci konu da iklim değişikliği. Sabancı Holding’in geleceği için sürdürülebilirlik gözlüğü taktık. Her işimize böyle bakıyoruz. Üçüncü trendinde de şehirleşme ve bununla bağlantılı olarak elektrik uygulamaları (electrification) olduğunu görüyoruz.