Türkiye ile Almanya arasında siyasi arenada gerilimli bir atmosfer olsa da Türk şirketleri geçtiğimiz günlerde Munich Fabric Start Fuarı'nda adeta çıkartma yaptı. İstanbul Tekstil İhracatçıları ve Hammaddeleri Birliği ( İTHİB ) Başkanı İsmail Gülle, fuar ve gündemdeki ekonomik gelişmelerle ilgili olarak istekadinlar.com'un sorularını yanıtladı.
- Fuar hakkında bilgi rica edebilir miyiz? Bu fuar neden önemli, beklentileriniz neler?
Munich Fabric Start Fuarı, kırktan fazla ülkeden bini aşkın katılımcısı ile Dünya’daki en büyük ve en tanınmış kumaş fuarlarından bir tanesidir. Fuarın Türkiye’den en fazla tekstil ve hammaddeleri ithal eden ülkelerden bir tanesi olan Almanya’da olması ihracatçılarımız için ayrı bir fırsat olarak değerlendirilmektedir. Biz de 2017 yılı Eylül ayında 43. kez gerçekleştirilen Munich Fabric Start Fuarına, İTHİB olarak 9. kez milli katılım düzenliyoruz. Bu yıl Eylül ayında 36 firma ile Milli katılım gerçekleştirdiğimiz fuara toplam 166 Türk firması katılmıştır.
Ocak – Ağustos dönemi itibariyle Türkiye geneli ihracatımızda 9,6 milyar dolarlık ihracat değeri ile birinci sırada, tekstil ve hammaddeleri sektöründe ise 551 milyon dolarlık ihracat değeri ile ikinci sırada yer alan Almanya pazarı, gerek Alman müşterilerimiz ile ilişkilerimizi derinleştirebilmemiz gerekse dünya pazarına ülkemizi ve Türkiye Markası algısını yükseltebilmemiz açısından oldukça önemlidir.
- Fuar kapsamında neler yapacaksınız, öne çıkan görüşmeler, anlaşmalar olacak mı?
Almanya’nın Munich şehrinde düzenlenen Munich Fabric Start Fuarı esnasında İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’mizce (İTHİB) düzenlenen Milli Katılım Organizasyonu kapsamında tanıtım faaliyetlerine yer vererek Türk tekstil sektörünün yurtdışındaki bilinirliğini ve kalite algısını yükseltmeyi hedefliyoruz. İTHİB olarak, Fuar idaresi tarafından fuara gelen ziyaretçilere dağıtılacak olan Munique Magazine, Show Guide ve E-Catalogue Dergilerine Milli katılım dâhilindeki firmalarımızın yer aldığı İTHİB reklamına yer veriyoruz.
Bunun yanında sektörümüz için tahsis edilen alanda katılımcı firmalarımıza her türlü desteği verebilmek amacıyla, info – stand alanı kuruyoruz. Info – stand alanımızda katılımcı firmalarımızın bilgilerinin yer aldığı kataloglara yer veriyor, aynı zamanda katalogları fuar katılımcılarımıza dağıtıyoruz.
- Türkiye ile Almanya arasında siyasi gerilim Almanya'ya ihracatı etkiler mi?
Almanya’da gerçekleşecek olan seçimler öncesinde Türkiye’nin siyasi malzeme olarak kullanılmaya çalışması, Türkiye üzerinden gerilim yaratılması kabul edilemez bir durumdur. Bununla birlikte yaşanan siyasi gerilimin Almanya ile ekonomik ilişkilerimizi etkilememesi için Hükümetimizin göstermiş olduğu sağduyulu yaklaşım oldukça önemli ve ders verici niteliktedir. Almanya’da seçim sürecinin geride kalması ile birlikte Almanya tarafında da daha sağduyulu bir tavır sergileneceğini umuyoruz.
Daha önce de başka ülkelerle siyasi gerilimler yaşandı; ancak dış ticaretimiz siyasi krizlerden çok fazla etkilenmedi. Çok farklı bir örnek olan Rusya Federasyonu ile yaşanan uçak hadisesi örneğinde ise Rusya ile ticari ilişkilerimiz 2016 yılında durma noktasına gelse de Hükümetimizin attığı sağlıklı adımlarla siyasi ve ekonomik ilişkilerimiz hızla normale döndü ve halihazırda Rusya’ya hemen hemen bütün alt ürün gruplarımızda %50’lere varan ihracat artışları yaşıyoruz.
Almanya ile Türkiye geneli ihracatımız, yaşanan siyasi atmosfere rağmen 2017 yılı Ocak – Ağustos döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %6,8 oranında artmış; tekstil ve hammaddeleri ihracatımızda ise artış yaşanmaya devam etmektedir. Sektörlerimiz ihracatının Almanya’nın her geçen gün tırmandırdığı siyasi gerilimden çok fazla etkilenmeden arttığı için mutluyuz.
Türkiye ekonomisinin lokomotifi konumundaki tekstil ve hammaddeleri sektörünün sektör temsilcileri olarak, bizler de yurtdışındaki mevkidaşlarımızla sık sık görüş alışverişinde bulunuyor, hedef pazarlarımıza yönelik olarak ticaret heyetleri düzenliyor, iyi niyet anlaşmaları akdediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz sektör buluşmaları ile çok olumlu geri dönüşler almamız ve müşterilerimizdeki önyargıları yıkabilmemiz, sektörümüz ve ülke markamız açısından son derece sevindiricidir.
- Gümrük Birliği'nin mutlaka güncellenmesi gerekiyor mu? Neden?
Gümrük Birliği Türkiye’nin dış piyasaya açılması ve ekonomik bütünleşmemize katkıları açısından son derece önemlidir. Ancak 20 yılı aşkın süredir yürürlükte olan Gümrük Birliği’nde herhangi bir düzenlemeye ve yeniliğe gidilmemesi ile birlikte anlaşma güncelliğini yitirmiştir. Anlaşmanın imzalandığı ve yürürlüğe girdiği ilk dönemlerde ülkemize, ekonomimize çok katkı sağlayan Gümrük Birliği bugün artık bize dar gelmektedir.
Özellikle Gümrük Birliği çerçevesinde AB’nin Serbest Ticaret Anlaşması yaptığı ülkelerin ticaret sapması yolu ile Türkiye’ye gümrüksüz mal sokabilmeleri, ancak Türkiye’nin ilgili ülkelerle Serbest Ticaret Anlaşması olmadığı için gerçekleştireceği ihracatta vergi engellerine takılması ülkemiz aleyhine haksız bir rekabet ortamı yaratmaktadır.
Türkiye; AB üyesi olmadığı için AB’nin üçüncü ülkelerle gerçekleştirdiği Serbest Ticaret Anlaşmalarında müzakere sürecine dâhil olamamakta ama imzalanan STA’lardan doğrudan etkilenmektedir. Dolayısıyla bu süreç Türkiye ekonomisinin üçüncü ülkelere karşı elini zayıflatmaktadır. Özellikle AB’nin son zamanlarda Dünya’nın en gelişmiş ekonomileri ile Serbest Ticaret Anlaşması girişimleri ve ilgili ülkelerle imzalanacak STA neticesinde bu ülkeler, Gümrük Birliği’nin bu haliyle Türkiye’ye gümrüksüz mal sokabilme imkânı bulacaktır. Ancak Türkiye’nin ilgili ülkelere ihracatta yüksek gümrük duvarlarına maruz kalması ülke ekonomimizi ve rekabet gücümüzü olumsuz etkileyecektir.
Serbest Ticaret Anlaşmalarının yanı sıra; hizmetler, kamu alımları ve tarım sektöründe karşılıklı tavizlerin genişletilmesi gibi hususlarda da Gümrük Birliği ile düzenlemeye gidilmesiyle, Türkiye ekonomik reformlara odaklanarak rekabet gücünü artıracaktır.
- Siz bir röportajınızda yeni bir Kredi Garanti Fonu'na ihtiyaç olunduğunu söylemiştiniz… Finansal Kurumlar Birliği Genel Başkanı Mehmet Cantekin, ikinci KGF'nin kurulmasının gündemde olduğunu söyleyerek yeni kurulacak KGF ile ilgili talepleri otoritelere ilettiğini aktardı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
2016 yılında yaşadığımız tüm olağanüstü sürece rağmen Hükümetimiz ve özel sektör el ele vererek, kısa süre içerisinde tüm olumsuz durumları bertaraf ettik. Sektör temsilcileri olarak birleştirici ve bütünleştirici bir tutum sergiledik. Hükümetimiz de Kredi Garanti Fonu, EXIMBANK destekleri, Sosyal Güvenlik Kurumu primlerinin ertelenmesi gibi sektörlerimizi ayakta tutacak büyük adımlar atarak ekonomimizin hızla toparlanmasını sağladı.
Atılım yılı ilan ettiğimiz 2017 yılında; istihdam rakamlarımızın artması, ihracatımızın her ay %10’u aşan oranlarda artış sağlaması, kapasite kullanım oranlarımızdaki rekor artışlar, beklentileri aşarak gerçekleşen büyüme rakamları ve dış ticaretimizin büyüme rakamları üzerine etkisine bakıldığında; Hükümetimiz ve özel sektörün el ele vererek doğru yolda doğru hedeflere gittiğimizi göstermesi açısından önemlidir.
Kredi Garanti Fonu, ihracatçımızın ihtiyacı olduğu finansmanı büyük oranda karşılayarak sektörlerimize büyük katkılar sağladı. Türk tekstil sektörü olarak Kredi Garanti Fonu’nun sağladığı kaynak tahsisatının artırılması, sağlanan kaynak tahsislerinin bankalar aracılığı ile daha aktif kullandırılması beklentimiz bulunmaktadır. Aynı zamanda Kredi Garanti Fonu tarafından henüz kullandırılmamış yaklaşık 50 milyar liralık kısmının sektörlerimize kazandırılarak Başbakan Yardımcımız Sayın Mehmet Şimşek’in de ifade ettiği gibi ihracat ve yatırımlarımızda kullandırılması gerekmektedir.
- Sektörün gelişmesi, ihracatın artması için hükümetten beklentileriniz nelerdir?
Sektör temsilcileri olarak; Hükümetimizin sektörlerimize sağladığı devlet teşviklerinden doğru faydalanarak ülkemizin kalkınması için proje üreten ve icraat gerçekleştiren bir yapıda olmamız gerekmektedir. Biz de bu doğrultuda geçtiğimiz hafta İTHİB olarak Bahçeşehir Üniversitesi ile katma değeri yüksek üretim gerçekleştirmek için ihtiyacımız olan nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak üzere bir protokol imzaladık.
Ülkemizin geleceği açısından çok büyük bir öneme sahip olan Ar&GE merkezlerine yöneticiler ve mühendisler yetiştirecek projemiz ile gençlerimiz iş garantisi ile hem yüksek lisans yapacak, hem maaş alacak, hem de firmalarda çalışarak sektörün ihtiyacı olduğu katma değeri yüksek ürünler üretilmesine katkı sağlayacaklar. Bu doğrultuda sektör temsilcileri olarak gerek Cumhurbaşkanımızın başlattığı istihdam seferberliği gerek ihracatımızın artması ve sektörümüzün gelişmesi için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmekteyiz.
Hükümetimizin 2016 yılında geçirdiğimiz zor süreçte atmış olduğu Kredi Garanti Fonu, EXIMBANK destekleri, SGK prim ödemelerinin ertelenmesi gibi atmış oldukları sağlıklı adımlar için müteşekkiriz. Ancak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sıklıkla gündeme getirdiği gibi, faizler ülkemizde yatırım yapılması için çok yüksektir. Yatırımlar konusunda bulunduğumuz coğrafyanın cazibe merkezi olan ülkemizde, yatırımları daha da canlandırabilmemiz için bankaların faiz oranlarını düşürmesi gerekmektedir.