Uluslararası bir şirkette çalıştığınız birim kapatılırsa ne yaparsınız? Sizin için önünüzde iki seçenek varmış gibi görünebilir. Bu krizin ortasında ya hemen kendinize başka bir şirkette iş arayacaksınız ya da moraliniz bozulacak kurbanı oynayacaksınız. Oysa akla gelmeyen, cesaret isteyen ve sizin önünüzde yep yeni bir yol açacak bir alternatif daha var; Girişimci kadınlar arasında yer alıp, kendi işini kurmak... Tam bir kriz olarak görülen durumun içindeki fırsatları görebilenler, cesaretle adım atıp kendi şirketini kuranlar arasında MY Executive Kurucu Ortağı başarılı iş kadını Müge Yalçın da bulunuyor. 

Uluslarararası denetim kuruluşu EY,  denetim hizmetinin yanı sıra insan kaynakları alanında danışmanlık hizmeti ‘çıkar çatışması’na neden olabilir düşüncesiyle İnsan Kaynakları Bölümü’nü kapatma kararı alınca Müge Yalçın, 2005 yılında yoluna şirket kurarak devam etme kararı alarak MY Executive'nin kurucuları arasında yer aldı. İş dünyasına,  orta ve üst düzey yönetici temin eden MY Executive ile bugüne kadar 500’den fazla şirkete, bin 500’ün üzerinde üst düzey yönetici sağlayan MY Executive'nin kurucuları arasında yer alan Müge Yalçın, İşte Kadınlar'a kendi girişimcilik hikayesini anlatırken, iş dünyasındaki kadının yerine dikkat çekerek girişimci olmak isteyen kadınlara tavsiyelerde bulundu.   

Eğitim ve kariyeriniz nasıl ilerledi?

Annem ve babam matematik öğretmeniydi. Onların görevi nedeniyle ilkokul eğitimimi İstanbul dışında aldım. Liseyi burslu ve yatılı olarak Özel Işık Lisesi’nde okudum. Sonrasında da Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletme Bölümü’nü bitirdim.

Üniversite sırasında yaz tatillerinde staj yaptım ve çalıştım; AIESEC ile İtalya ve Finlandiya’da bir banka ve bir petrol şirketinde 3 er aylık stajlar yaptım. Bir diğer stajımı ise Mercedes’te yaptım. Üniversite eğitimimin devam ettiği dönemde, kongrelerde simultane tercüman olarak çalıştım ayrıca özel İngilizce dersleri verdim.

İyi bir kariyer başlangıcı için üniversite yıllarında staj yaparak iş tecrübesi edinmenin çok önemli olduğuna inanıyorum. Öğrencilik yıllarımda bunu uygulamış biri olarak tüm gençlere mutlaka öneriyorum.

Kariyer yolculuğunuz nasıl ilerledi, hangi şirketlerde çalıştınız, şimdi hangi şirkette hangi pozisyonda çalışıyorsunuz. Hangi alanda uzmansınız, özellikleriniz neler, kısaca anlatır mısınız?

Üniversite yıllarımda yaptığım stajlardan edindiğim tecrübeler sonucu, danışmanlık sektöründe çalışmak istediğime karar vermiştim. Bu nedenle iş hayatıma Arthur Andersen’de başladım. Arthur Andersen’in danışmanlık bölümüne (Andersen Consulting’e) kabul edildim. 3 yıl sonra, o sıralarda popülerleşen yatırım bankacılığına geçmek istedim. 8 yıl boyunca yerli ve yabancı bankalarda ‘Kurumsal Finansman Müdürü’ olarak görev aldım. Özelleştirme, M&A projelerinde çalıştım.

1995 yılında kızım dünyaya geldi. Kızıma zaman ayırmak için iş hayatına bir ara verdim ve kızım ana okuluna gidinceye kadar 4 yıl boyunca çalışmadım. Bu kararı çok bilinçli vermekle birlikte, çalışmıyor olmak beni yordu aslında.

Daha sonra, 1999 yılının başında, Arthur Andersen’e geri döndüm. Bu kez ‘Yönetici Temini’ bölümünün başına geçtim. 2002 yılında Arthur Andersen, EY firmasına satıldı. Ben de yeni yapılanmada, İnsan Kaynakları Bölüm Başkanı olarak 2005 yılına kadar çalışmaya devam ettim.

Kendi işinizi kurmaya hangi yıl, nasıl karar verdiniz? Şirketi kurarken hangi çekinceleri, zorlukları yaşadınız, nasıl başa çıktınız?

2005 yılında, EY denetim hizmetinin yanı sıra insan kaynakları alanında danışmanlık hizmeti ‘çıkar çatışması’na neden olabilir düşüncesiyle İnsan Kaynakları Bölümü’nü kapatma kararı aldı. Bana bağlı ekibimle birlikte güçlü, başarılı ve iş dünyasında itibarı yüksek bir ekiptik. Böyle bir ekibin değerli bir fırsat olduğunu çok iyi bildiğim için yola yeni bir şirket kurarak devam etme kararı verdim. EY’nin departmanı kapatması, benim kendi şirketimi; My Executive’i kurmamı sağladı. Bu gerçekten büyük bir fırsattı. Ekibimin MY Executive çatısı altında yer alması, yüksek standartlarla çalışmaya burada devam ediyor olması en büyük avantajımızdı. Bu avantajımız, yeni kurulan bir şirketin yaşayabileceği zorlukları bizim kolayca geçmemizi sağladı. Ayrıca gerek EY gerekse iş piyasası bu süreçte bizi çok destekledi.

Şirketinizde tam olarak hangi hizmetleri veriyorsunuz? Nasıl bir fark yaratıyorsunuz? Kurulduğundan bu yana nereden nereye geldi, hedefleriniz neler?

MY Executive olarak biz iş dünyasına, kurulduğumuz günden bu yana orta ve üst düzey yönetici temini hizmeti veriyoruz. Bugüne kadar 500’den fazla şirkete, bin 500’ün üzerinde üst düzey yönetici sağladık. Bunun yanı sıra 2010 yılından beri de şirketler için ideal yönetim kurulunun oluşturulması misyonuyla, yönetim kurullarına bağımsız üye temin ediyoruz.

İş dünyasına sunduğumuz hizmetlerin, özellikle yönetim kurulu oluşturulması çalışmalarımızın, ülkemiz ekonomisinin güçlenmesine doğrudan katkısı olduğuna inanıyoruz. Zira ekonomimizin lokomotifi aile şirketlerinin sürdürülebilir başarısı ve üçüncü, dördüncü hatta beşinci kuşaklara ulaşabilmesi, hayatlarına yüzlerce yıl devam edebilmesi için güçlü, etkili ve doğru çalışan bir yönetim kuruluna ihtiyaçları olduğunu biliyoruz. Biz, yabancı oyuncuların ağırlıklı olduğu bir sektörde, yüzde yüz yerli ve milli bir şirket olarak bu anlayışla çalışmaya devam edecek ve başarılı her projemizin ülke ekonomisinin güçlenmesine katkı sağladığını bilmenin gururunu yaşayacağız.

Bir kadın olarak sizin gözlemleriniz deneyimleriniz neler, kadınlar iş hayatında hangi engellerle karşılaşıyor? Birkaç maddeyle sıralar mısınız? Tanık olduğunuz veya yaşadığınız enterasan durumlar var mı?

Bu konuda çok şanslı olduğumu belirtmek istiyorum. Gerek iş hayatıma başladığım Arthur Andersen gerekse EY, kadın insan kaynağına değer verme ve kadınların yükselmesinde eşit haklar sunma konusunda dünya standartlarında şirketlerdi. MY Executive’de de bu anlayışı sürdürdüğümüzü gururla ifade edebilirim. Zaten ufak bir ekip olmakla birlikte çalışanların yüzde 100’ü kadın olan bir şirket MY Executive.

Benim tecrübelerimin ve MY Executive’deki bu durumun yanı sıra ne yazık ki; genel tablonun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. TÜİK verilerine göre ülkemizde 15-64 yaş arası kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 38,3 ve istihdam oranı ise sadece yüzde 32,6. Kadınların iş hayatına girmesinin önündeki engellerin yanı sıra iş dünyasında da cam tavanlar, yükselmelerini ve üst düzey yönetimde yer almalarını zorlaştırıyor. Bütün bunların bir sonucu olarak da şirketlerin yönetim kurullarında da kadınların oranı ancak yüzde 14’leri bulabiliyor. Üstelik bu oranın neredeyse yarısını aile üyesi olarak yönetim kurullarında yer alan kadınlar oluşturuyor.

Bu genel tablonun altında yatan ana sebebin; aile kurumuyla ilgili toplumsal önyargıya dayandığını biliyoruz. Aile kurumu içinde kadın ve erkek arasındaki eşit olmayan görev ve sorumluluk dağılımı, kadının önüne en büyük engel olarak çıkıyor.

Ev işlerini ve çocukların bakımını, sadece kadının sorumluluk alanı olarak kabul eden bu yanlış önyargı, istihdama katılım oranının düşüklüğündeki en önemli etken olma özelliği taşıyor. İş hayatına katılsalar bile bu anlayış, kadınların yükselmesinde engel teşkil eden bir bariyer olarak varlığını sürdürüyor.

Kadın istihdamında daha fazla kadının yer alması için kadınlara ve erkeklere bir çağrıda bulunur musunuz?

İş hayatındaki eşitlik, aile içindeki sorumluluk ve görevlerin dağılımında eşitlikle doğrudan bağlantılı. Toplumun en küçük yapı taşı olan ailede bu eşitliğin adilce sağlanması ve toplumsal yaşamın her alanına yayılmasıyla çözüme adım adım ulaşmak mümkün olacaktır. Kadın ve erkek, herkesin aile içinden başlayarak bunu uygulaması, en önemlisi çocuklarını, bu konuda onlara örnek olarak yetiştirmesi gerekiyor.

Girişimci olmak isteyen kadınlara tavsiyeleriniz neler olur?

 

Toplumsal önyargıların oluşturduğu her türlü cam tavanı cesurca kırarak çalışmalarını, hedeflerine ilerlerken yine çok güçlü bir yanları olan duygusal zekalarını dinlemelerini öneriyorum.

Başka kadınların öğrenmesi, rehber olması için yaptığınız işle ilgili, uzmanlığınız olduğu konuda püf noktalarını paylaşır mısınız?

Bizim işimizde iyi bir dinleyici olmak büyük önem taşıyor. Gerek üst düzey bir yönetici temininde gerekse yönetim kurulu oluşturulması sürecinde ihtiyaçların doğru belirlenmesi işin en önemli ve kritik kısmını oluşturuyor. Bunun yanı sıra güven çok önemli. Hizmet sunduğumuz şirketler kadar adayların da güvenini kazanmak gerekiyor. Bunun için de çok çalışmak; tüm iş süreçlerini çok detaylı bir şekilde planlamak ve yönetmek şart. Aslında her iş alanında olduğu gibi bizim işimizde de güven üzerine kurulu güçlü ilişkiler sürdürülebilir başarının anahtarı.