Boyner Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, Hürriyet’ten Elif Ergu’a yaptığı açıklamada kayıplardan ekonomiye varana kadar geniş bir yelpazede yaşam felsefesini ortaya koyarken, satır aralarında başarılı olmanın ipuçlarını veriyor.
İşte Boyner’in açıklamalarından akılda kalanlar;
YAŞAM GALİP GELMELİ
İçim yansa da ilk görevimin üzerime düşenleri yapmak olduğunu düşünüyorum. Toplumda hepimizin meslekleri ve görevleri var. Bir hekim korktuğu için hasta bakmaktan vazgeçebilir mi ya da öğretmen eğitmekten? Müteşebbisler de geleceğe yatırım yapmaya, iş-aş üretmeye ara veremezler. Yaşam hep galip gelmeli.
ÜMİTLE ÜMİTSİZLİK EŞİTTİR
Herşeyin geçici olduğunu ve göreceli olduğunu kabul etmemiz lazım. Hani tarihi büyük krizlerde elinde neyi varsa korkup borsada satıp kaçanlar var ya onlar satabildiklerine göre, bir o kadar da karşı tarafta o hisseleri alanlar vardır hep. Birileri gider neyi var neyi yoksa satar, birileri de alır. Ümitle ümitsizlik aslında eşit, dengelidir hayatta. Hem toplumda hem de içimizde. Türkiye’de de bu aşırı tepkilerin dengelenmesini hep yaşarız.
TÜRKİYE İÇİN HAYALLERİMİZDEN VAZGEÇMEMELİYİZ
Bu coğrafya zor bir coğrafya. Artan şiddet ve terörün bizi götürmek istediği yer ümitsizlik. Türkiye için hayallerimizden vazgeçmemeliyiz. Böyle zamanlarda geleceğe yatırım yapma inancının toplumun morali açısından gerekli olduğuna inanıyorum. İyi bir müteşşebisin en önemli vasfı böyle zamanlarda bile riskleri yönetirken cesaretine sahip çıkmasıdır.


HİÇ BUGÜNÜ DÜŞÜNEREK YATIRIM YAPMADIM
60 yaşındayım. Bugüne dek hiç günü düşünerek yatırım yapmadım. Hep geleceğe güvendim. Bizi çalıştıran geleceğe inanç.Şartlar ne hep bahar ne de kış. Pırıl pırıl gençlere yatırım yapıyoruz, yetiştiriyoruz ara veremeyiz ki!
İNSANLIĞA VE İYİLİĞE İNANCIMIZ DEVAM EDİYOR
Çok acı olaylarla karşılaşıyoruz. Hayat birkaç gün, bazen birkaç saat duruyor ama sonra kaldığı yerden devam ediyor.. 2005-2010 arası dünyada ve Türkiye’de ekonomi, özgürlükler, adalet, dış siyaset her şey daha iyiye gitti. Bu ruhla Lehman Krizi’ni bile atlattık. Tekrar iyiye gitmemesi için ülkeye ve insanlara inanmıyor olmamız lazım. Biz inanıyoruz. İnsanlığa ve iyiliğe inancımız devam ediyor.
ALIŞ VERİŞ TURİZMİ ÖNE ÇIKIYOR
Dünyada alışveriş turizmi öne çıkıyor. British Museum yabancı ziyaretçi sayısı yılda 7 milyonken, Harrods mağazasının yıllık yabancı müşterisi 15 milyon. Yalnızca iyi alışveriş yapıldığı için gidilen yerler ve mağazalar var. Bizim mağazalarımız da artık bu tip turistik mekanlardan.
EN ÇOK YABANCIYI BEYMEN ZORLU ÇEKİYOR
En çok yabancı müşteriyi Beymen Zorlu, İstinye Park, Nişantaşı ve Boyner Cevahir çekiyor. Büyük mağazaların cirosunun yüzde 20’si yabancılardan geliyor. 10 yıl önce oran yüzde 1’di. Beymen’de bu yıl yabancı müşteri cirosu 127 milyon lirayı buldu.
MÜŞTERİLERLE CEP TELEFONU ÜZERİNDEN İLİŞKİMİZ VAR
Yabancı müşterilerimize ülkelerinde tanıtım yapıyoruz, reklam veriyoruz. Cep telefonları üzerinden ilişkimiz var, CRM yurt dışı müşterileri ile de kuruldu. Bir ara Çinliler geliyor diye Mandarin konuşan satış elemanları ile mağazayı güçlendirdik. Sonra Çinliler azaldı, Ruslar, Kazaklar, Azeriler çok geliyordu. Şimdi Rusça’dan çok Arapça konuşan satış elemanlarımız var. Son dönemde en çok Körfez ülkelerinden müşterimiz var.
BENZERLİK SIKILMAK İLE AYNI ANNEDEN DOĞMUŞTUR
“Benzerlik sıkılmak ile aynı anneden doğmuştur “diye bir söz var. Fark getirmek gerekiyor. Ne yaparsanız yapın bu şart. PWC raporuna göre 2015’te tüm perakende yüzde 9 büyümüş, hazır giyim perakendesi ise yüzde 1 küçülmüş. Bizim holding olarak perakende büyümemiz yüzde 15. Çok büyük gayret sarfediyoruz bunun için. Türkiye’de piyasa gayet güzel büyüyor demek istemiyorum. Ancak çok ciddi bir gayret sarfedersen yerli ve yabancı müşteri değer veriyor.

İNTERNETTEN SATIŞIN ÇOĞU CEP’TEN
Cep telefonu sayesinde çok yol aldık. Internet alışverişimizin büyük kısmı cep telefonundan. Hafta sonu online alışverişin yüzde 60’ı mobil telefon üzerinden yapılıyor. Bu inanılmaz bir şey. Çok hızlı büyüdü. Türkiye’de perakende sektöründe e-ticaretin toplama oranı yüzde 2, bizde bu oran yüzde 10. 2017’de 1 milyar lira online satış bekliyoruz. Müşteri mutluluğu ve deneyimlemede kanal ayrımını ortadan kaldırdık. Buna Alline diyoruz. Internetten aldığınız bir ürünü bir mağazamızda değiştirebiliyorsunuz. Zaman yok, çeşit çok.
FOTOĞRAFI ÇEK 4 SANİYEDE ÜRÜNÜ BUL
Hopi 10 ayda 2 milyon 800 bin üyeye kavuştu. Yaklaşık 3 milyona yakın Hopi işlemi oldu. 1.2 milyarlık liralık ciro oluştu. 41 marka var Hopi’de. 2016’nın sonu 100 markaya ulaşacağız. Yeni sektörlere giriyoruz. Benzin alışverişlerinde de kullanılacak Hopi. Eğlence ve gıda sektörüne, Fast food’a giriyoruz. Bugünkü haliyle günde 150 bin kişi her gün Hopi’ye giriyor. Günde 30 bine yakın alışveriş oluyor. Hopi 2.0 başlayacak. Bunun en önemli ayağı mobil ödeme, artık kredi kartlarını deri cüzdanda taşımak yerine cep telefonunda taşıyarak ödeme yapmak olacak. Bunda çok hızlı yol alacağımızı düşünüyorum. 2’inci büyük gelişmede cep telefonuyla aradığınız, beğendiğiniz ürün fotografını çekip 4 saniye içinde Hopi’de nerede olduğunu görebileceksiniz, eğer Hopi’de yoksa 8 saniye içinde dünyada nerede olduğunu göreceksiniz. Bu yıl Hopi’de 5 milyon üyeye ve 100 markaya ulaşmayı hedefliyoruz.
İYİ EĞİTİM ALANLAR SIRADIŞI İŞLER YAPIYOR
Gelir eşitsizliği bir adaletsizliktir. Vicdana ters gelen paradan para kazanmak. Katma değer yaratmadan ranttan zengin olmak sanırım. Son 10 yılda dünya çapında patlayan, sıradanlaşmaya karşı fark yaratarak icad çıkararak, zenginlik yaratma örnekleri var. Bu bahsettiğim kategorideki zenginler icad çıkartarak zengin oldular ve tek bir ortak paydaları var; iyi bir eğitim. Zenginliğin tanımı da değişmeye başlıyor, babadan dededen kalanlarla değil, gerçekten çalışarak, farklılık yaparak sıradan insanların sıradışı işler yapabileceğinin sayısız örneği olmaya başladı. Bu kişiler de servetlerini toplumla daha çok paylaşıyorlar . Ancak iyi bir eğitim alanlar sıradışı işler yapıyorlar. 15 sene sonra dünyada zenginliğin bambaşka bir tanımını konuşacağız.
MUSTAFA KARDEŞTEN ÖTEYDİ
Mustafa’nın gidişiyle ben, kardeşten de öte en yakın 5-6 arkadaşımı birden yitirmiş gibiyim. Hayatımın farklı zaman ve yerlerinde hep en yakınımdaki kişiydi. Dalışta kankamdı, (buddy), fotoğrafçılıkta, avda, kayakta arkadaşımdı... Mustafa olduğu gibiydi, neyse oydu. No filter (şeffaf) adamdı... Doğrucu Davut olduğu için aklı ve duyguları filtresiz dilindeydi. Söylediği, ürettiği, yaptığı her şey kendinden di, gerçekti. Bendeki boşluğu hiç dolmayacak