Bir filmden etkilenip kitap yazmaya karar verdi... 

O kitabı yazarken öğrenme güçlüğü çektiğini yani disleksi olduğunu öğrendi...

Selma Keskintepe, Amir Khan'ın Yer Altındaki Yıldızlar filmini göz yaşları içinde izledikten sonra disleksi yani öğrenme güçlüğü çeken bir kızın hayatını yazmaya karar verdi. Kitabını yazarken kendi hayatından, anılara da yer veren Keskintepe, yaşadıklarına dönüp baktığında bir dostunun da desteğiyle kendisinin de disleksi olduğunu öğrendi. Şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra bu kez kitabını yeniden kaleme aldı ve ortaya 'Kanatların Çırpınışı' adlı romanı Ceres Yayınevi tarafından Mart 2018'de yayınlandı.

Romanın kahramanı Gülse, Almanya'da rahibeler evinde doğar, Doğu-Batı kültürü ile disleksinin arasında hayat kavgasını yaşarken, Denizli'den İstanbul'a çevrilen engebeli yolu, azmiyle, cesurluğuyla, inadıyla, hümanistliğiyle ve hırsıyla bir başarı öyküsüne imzasını atar.  

Kanatların Çırpınışı büyük ilgi gören Selma Keskintepe, bir yandan imza günlerinde okuyucularla buluşurken diğer yandan  disleksi vakıflarındaki seminerlere katılıyor. Aynı zamanda da ikinci kitabının hazırlıklarını sürdüren Selma Keskintepe, İşte Kadınlar'ın sorularını yanıtladı. 

 

Sizi tanıyabilir miyiz?

1979 yılında, Almanya'da rahibeler evinde, Lindau Bodensee Adası’nda doğdum. Eğitim hayatına Grundschule okulunda başladım. Bu okuldan sonra Haupschule'de öğrenimime devam ettim. Çocukluk ve gençlik yıllarımın çoğunu Almanya’da yaşayarak geçirdim. Daha sonra Almanya'dan Denizli'ye taşındım. 7 yıl Denizli’de yaşamını sürdürdüm. Denizli'de gittiğim resim atölyesinde hayat arkadaşımla tanıştım  2002 yılında evlendik. İleriki yaşamımı İstanbul'da sürdürdüm. 2015 yılında Disleksi konusunda farkındalık adına kitap yazmaya karar verdim.  'Kanatların Çırpınışı' adlı romanını yazarken kendimin de disleksi olduğumu öğrendim. Kitabım 2017 yılında kitabı basıma girdi ve tahminimden çok daha fazla ilgi gördü. Evliyim ve 2 çocuk annesiyim.  

Roman yazmaya kaç yaşınızda başladınız? Roman yazmak çok zordur, Bir yazım geçmişiniz var mıydı, nasıl yazdınız?

İlk önce blog sayfası açtım ve sosyal medyada düşüncelerimi yazmaya başladım. Yazma merakım çocukluk yıllarıma dayanıyor. Almanya'dan Türkiye'ye temelli dönüş yaptığımızda arkadaşlarımdan ayrılmanın acısını onlara mektuplar yazarak atlatmaya çalışmıştım. Yazmanın yaraları sardığını o dönemde keşfetmiştim.

Romanınızın konusunu kısaca özetler misiniz?

Almanya'da Lindau Bodensee Adası'nda hastane yerine rahibeler evinde doğan Gülse'nin eğitim hayatı başlayınca yaşamının bembeyaz sayfaları grileşmeye başlayacaktı. Bu zorlukla baş etmeye çalışırken, ailesi Türkiye'ye temelli dönüş kararı alır. Doğu-Batı kültürü arasında sıkışır ve aidiyet duygusunu geliştiremez. Denizli'de yaşadığı aşk ve sonrasında rotası İstanbul'a çevrilirken meğer onun eğitim hayatındaki zorluğunun adnın disleksi olduğunu öğrenir. Kendi yaralarını sarmak için psikolog olur ve disleksi vakıfları kurar.

Kendinizin disleksi olduğunuzu nasıl fark ettiniz? Disleksi olmanın hayatınıza kattıgı artı-eksi değerler neler? Okuyucu geri dönüşleri nasıl?

Bu romanı yazarken Amir Khan'ın Yer Altındaki Yıldızlar filmini izlemiştim, oradaki Ishan beni inanılmaz etkilemişti. Kaç kere izledim ve ağladım, bilmiyorum. Ben de disleksi bir kızın hayatını yazayım dedim. Bir yandan kendi çocukluk anılarımı da ekledim. Romanın sonuna geldiğimde kendi gerçeğimle tanıştım meğer ben dislektikmişim. Yıllardır kafamdaki soru işaretlerinin cevabını yazdığım kitabımla almıştım. Beni kendi gerçeğimle tanıştıran bu hikayenin birçok kişinin kalbine dokunacağına inandım. Kanatların Çırpınışı sosyal sorumluluk projesi niteliğinde bir kitap oldu. Kendi yaşadığım öğrenim zorluklarını başka çocuklar yaşamasın, benim kadar üzülmesinler, kırılmasınlar istedim. Çünkü çocuklukta yaşanılan olumsuzluklar yetişkin olduğunda da etkilerini gösteriyordu. O dönenimde arkadaşlarım tarafından alay konusu oldum, ezildim, incindim, kırıldım. Öğretmenlerim dışladı çünkü kafam karışıktı, Alfabeyi, matematiği, okumayı, yazmayı öğrenirken herkes gibi değildim. Öz güvenim çok sarsılmıştı. Ailemse bu durumumu iki dili aynı anda öğrendiğimden kaynaklı sanıyordu. Oysa ki gerçek bambaşkaymış...

Son günlerde disleksi hakkında kamu spotları yayınlamaya başlandı, eğitimciler ve aileler bu konuda bilinçlendirildi. Romanımın çıkması yaşadığım başarısızlıklarımı, başarıya çevirdi.

Doğan Cüceloğlu, Ebru Cündübeyoğlu ve Ahmet Şerif İzgören'in desteğiyle kitabım yüzlerce kalbe dokundu. Bir şeyleri başarabildiğimi görmek artık kendi içimdeki zayıflıklarıma gülmeyi de öğretti. Disleksi uzun bir yolculuk bunun tedavi gibi bir süreci yok. Onunla yaşamayı öğreniyorsun. Bazen yorucu, bazense dahice fikirler üretmeni sağlıyor. Bugün bir roman yazdıysam bilin ki içimde Alice'in Harikalar Diyarı olduğundandır. Siz bir ağaca baktığınızda ağaç olarak görürken ben orada orman görür, size bir kitap yazarım.

Disleksiyle ilgili bir destek aldınız mı? Disleksi durumunuz düzeldi mi, devam ediyor mu?

Beyin çok enteresan bir organ, içerdeki sistem her şeyi programlıyor. Belirli biz zamandan sonra öğrenme biçimini keşfediyor ve ona göre disleksiyle yaşamayı öğreniyor. Ömrünün sonuna kadar disleksiyle yaşamayı öğreniyorsun. Önümde hala bir sürü yolum var, mesafelerin hesabını yapamam. Zamanlamada sorun yaşarım, matematik kabustur. Bir şeyler öğrenmem gerekirse muhakkak not alırım. Kelebeğe martı diyebilirim.En önemlisiyse artık neden kelebeğe martı dediğimi biliyorum. Benim için en önemli olan da bu.