Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya 6 Şubat Salı günü (bugün), TÜSİAD Genel Merkezi'nde TÜSİAD üyeleri ile bir araya geldi. Toplantı kapsamında TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Türkiye ekonomisine ilişkin TÜSİAD görüşlerini aktardı.
"Merkez Bankalarının ana işlevi ise finansal istikrarı sağlamaktır." diyen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik "2002-2008 döneminde, yani krizden önce, Türkiye ekonomisinde reformların yapılması ve mali disiplinin sağlanması ile enflasyon oranını hızla düşürebilmiştik. Para politikası, Türkiye’de ilk defa mali politikanın ağırlığından kurtularak etkili olmaya başlamıştı. Enflasyonun tek haneye, çekirdek enflasyonun ise kademeli olarak yüzde 5’in altına doğru indiğine şahit olduk." dedi.
Krizden sonra giderek yükselen enflasyonunr, bugün yine çift haneye, yüzde 11,9’a ulaştığını, gıda ve enerjiyi dışarıda bırakan çekirdek enflasyonun ise yüzde 12,3 seviyesinde olduğuna dikkat çeken Bilecik şöyle konuştu, "Bu seviyeler, reel sektör için pek çok açıdan sorunlar ortaya çıkarıyor. Yüksek enflasyon en başta, TL cinsinden finansman yükünün yüksek olmasına ve vadelerin kısalmasına neden oluyor. Enflasyonun yüksek olması, tasarrufların uzun vadeli araçlarda değerlendirilmesini ve sermaye piyasalarının gelişmesini de engelleyen bir faktör. Aynı zamanda hane halkının tasarruflarını, reel sektörün ise borçlanmasını dövize doğru iten, yani ekonomide dolarizasyona neden olan en önemli etken."
TÜSİAD Başkanı Bilecik, Merkez Bankası'nın uyguladığı politikalara ilişkin olarak ise şöyle konuştu, "Bugün, en son ihtiyacımız olan şey; toplumsal hayatta polarizasyon, ekonomide ise dolarizasyondur. TÜSİAD olarak biz, Merkez Bankamızın enflasyonu düşürmek için elinde her türlü aracın bulunduğunun bilincindeyiz. Elbette, enflasyonu etkileyen pek çok yapısal faktör olduğunu biliyoruz. Ancak bugün enflasyonda en önemli sorun, yapışkanlıktır. Bize göre, bunun önüne geçebilmenin bir yolu var, o da enflasyon hedeflemesi politikasının etkili ve kararlı uygulanmasıdır. Sürekli olarak hedefi yakalayamayan enflasyon, hedefleme politikasının gerçekten uygulanıp uygulanmadığını bugün sorgulanır hale getirmiş durumda. Merkez Bankamızın inandırıcılığı, kredibilitesi bizim için çok kıymetli. Enflasyonla mücadelede para politikasının belli bir maliyeti var. Kısa vadede yükselen faizler ekonomiyi soğutucu etki yapıyor. Kredibilitesi güçlü olmayan bir Merkez Bankası’nın yapacağı para politikası daha agresif, dolayısıyla daha maliyetli olacaktır. Bu nedenle sıkılaştırıcı politikaların gerektiğinde, zaman kaybetmeden ve yeterli ölçüde yapılması büyük önem taşıyor."
Bilecik, para politikasının, tek başına enflasyondan sorumlu olmadığını, enflasyon hedefini belirleyen hükümetin her türlü fiyat, harcama ve vergi politikasının bu hedefle uyumlu olması, enflasyonla mücadelenin başarısı ile doğrudan ilişkili olduğunu söyledi. Bilecik, "İş dünyası olarak enflasyonla mücadelede gerek hükümetimizin, gerekse Merkez Bankamızın uygulaması gereken tüm politikaları, kısa vadede belli bedelleri ve zorlukları olsa da sonuna kadar destekleyeceğimizi bir kez daha tekrarlamak isterim. Enflasyonla mücadele kararlılık gerektiren zor bir süreç. Ancak, imkanın sınırını görmek için, imkansızı denemek lazım. Biz bugün imkansız gibi görüneni mümkün kılmak için bu süreçte kararlı ve ısrarlıyız. Aynı kararlılığı ve bir adım ötesinde uygulamayı politika yapıcılarımızda da görmeyi arzuluyoruz. Çünkü, başarının %5’i yapmayı bilmekten, %95’i yapabilmekten oluşur. Bizim artık harekete geçmemiz gerekiyor." diye konuştu.