TOPLUM OLARAK SARSILDIK
İstanbul’daki CFO Summit 2016 Toplantısında açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, sözlerine terör saldırısıyla ilgili değerlendirmede bulunarak başladı. Symes “Malesef dün akşam üzeri Ankara'da düzenlenen terör saldırısıyla toplum olarak bir kez daha sarsıldık. Ben bu tarifi imkansız, insanlık dışı saldırıda hayatını kaybeden herkesin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı, sabır ve yaralılara da acil şifalar diliyorum”dedi.
EKONOMİNİN YAVAŞLAMASI ENDİŞE VERİCİ
Konuşmasında 1500 firmada yapılan araştırma sonucu belirlenenen en etkin 50 CFO’yu kutlayan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, ekonomideki hızlı değişim, fırsatlar ve zorluklarla ilgili görüşlerini paylaştı. Dünyanın Çin ekonomisine hiç olmadığı kadar odaklanmış durumda olduğuna, Çin’in sadece Ocak ayındaki 520 milyar dolarlık borçlanmasının Norveç, Avusturya gibi ülkelerin milli gelirinden daha yüksek olduğuna dikkat çeken Symes, ekonominin yavaşladığını, kredi genişlemesinin devam ettiğini ve bu durumun endişe verici olduğunu söyledi.

BU ORTAMIN KAZANANI YOK
Dünya ekonomisindeki bir diğer önemli konunun negatif faizler olduğunu belirten Symes şu değerlendirmede bulundu;“Japonya, İsveç, İsviçre, Danimarka ve Avrupa Merkez Bankalarına parasını koyan bankalar koyduklarından azını geri alıyorlar. Birçok şirket hali hazırda nakit paranın üzerinde oturmayı tercih edebiliyor. Bugün artık 500 Euro ve 100 Dolar banknotların tedavülden kaldırılacağından bahsediliyor.
Amerika’da resesyon ihtimali küçük de olsa belirdi, hatta gerekirse orada bile negatif faiz kullanılabileceğini Merkez Bankası Başkanı Yellen’dan duyduk. Avrupa’da ise en iyi bilinen bankalar yatırımcılarını finansal sağlamlıklarına ancak hisse senedi geri alımları ile ikna edebildi.
Bütün bunlar aslında finansal koşulların hızla değişebildiği hassas zamanlardan geçtiğimizi bizlere çok net bir şekilde gösteriyor. Hazırlıklı olmak neredeyse mümkün değil. Böyle zamanlarda sadece yeterince esnek ve adapte olabilme kapasitesi yüksek olanlar kazanıyor, ya da hiç değilse kaybetmiyorlar. Sanırım son dönemde dünyadaki gelişmelere bakıldığında bu ortamın kazananı yok demek hiç de yanlış olmaz.”
RİSKLERİ GÖRÜYORUZ AMA NE YAPACAĞIMIZI BİLİYOR MUYUZ?
Konuşmasında Ernst and Young tarafından 641 üst düzey yöneticiyle yapılan araştırmaya da atıfta bulunan TÜSİAD Başkanı Symes, CFO’ları bekleyen en büyük risklerin araştırmada; Giderek çetrefilli hale gelen düzenlemeler, ikinci olarak paydaş ilişkilerinin yönetimi ve yeni bilinmeyen riskler olarak raporlandığını söyledi. TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, yeni ve bilinmeyen risklerle ilgili görüşlerini şöyle anlattı; “Bir düşünceye göre aslında önümüzdeki 20 yıl çoktan tasarlandı. Birçok kaynak, yönetişim sorunlarını, başta su olmak üzere kaynak kıtlıklarını, iklim değişikliği, nüfusun yaşlanması, çatışmalar, göç, işsizlik gibi riskleri öne çıkartırken; paylaşım ekonomisi, büyük veri, 3 boyutlu baskı, genetik araştırmalarını ise en büyük fırsatlar olarak tartışıyor. Riskleri ve fırsatları görüyoruz, ama ne yapacağımızı biliyor muyuz? Bence bizler için asıl önemli olan soru da bu. Az önce saydığım riskler ve fırsatlar operasyonel ve iş süreçleri anlamında kimilerinin kendilerini rahat hissetmedikleri alanlar. Çünkü başka bir anlayış, yaklaşım ve sorun çözme yetilerini de beraberinde getiriyor. Bu noktada sizlere hem bireysel olarak, hem de kurum olarak kendinizi bir kez daha sorgulamanızı rica ediyorum. Öncelikle soralım: önümüzdeki yılları en iyi şekilde değerlendirebilecek bilgiye, öngörüye, çevikliğe ve esnekliğe acaba sahip miyiz? Bu bilgi ve yetilerle kendimizi donattık mı? Yoksa kendimizi nereye çıkacağımızı bilmediğimiz bir labirentin içinde gibi mi hissediyoruz? İşte iyi CFO’yu mükemmel CFO’dan ayıracak olan da bu. Aslında bu yeni dönemde bu stratejiyi hem şirketi hem de kendisi için kurgulayabilen CFO ve bu CFO’yu da elinde tutmayı başarabilen şirket kazanacak. “
BU YENİ DÜNYAYA HAZIR MIYIZ?
Teknolojinin gelişimi ile dijitalleşen dünyanın şirket yönetimlerini de yeni bir evreye taşıdığına vurgu yapan Symes sözlerini şöyle sürdürdü;“ Er ya da geç tüm şirketler iş modellerinde, üretim süreçlerinde dijitalleşecek. Hatta önümüzdeki 30 yıl içinde şu anki işlerin yüzde 50’sinin makineler tarafından yapılacağı öngörülüyor. Bu beklentiler sürekli paylaşılıyor. Yeni bir veri olmaktan çıktı. Önemli olan bu değişimi doğru adımlarla hayata geçirerek şirketlerimizin rekabet gücünü kaybetmeden koruyabilmek. Artık rakipleriniz her ürüne ve hizmete veri gözüyle bakanlar, veriyle çözüm üretenler, veriyi paylaşanlar, toplulaştıranlar… İşte bu nedenle sorumu yineliyorum: Bu yeni dünya için hazır mıyız? Yoksa kurumların dar, dolambaçlı denizlerinde tek tipleşiyor musunuz? En etkin 50 CFO havuzunda kendinize ne kadar ömür biçiyorsunuz? “