DenizBank ve Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) iş birliğinde hayata geçirilen 4. DenizBank İlk Senaryo İlk Film Yarışması kapsamında gerçekleştirilen Senaryo Sohbetleri'nin konuğu unlu oyuncu Demet Akbağ'dı. 

KARAKTERLER ÇEVREMDEKİLERİN KARIŞIMI

Yönetmen Bora Talat Oyacı'nın moderatörlüğündeki sohbette senaryo ve oyuncu ilişkisine dair sorularını yanıtlayan Demet Akbağ şöyle konuştu, 

“Hikâyeyi okuduğum zaman o rol zaten beni bir şekilde etkilemeyi başarır ve kendini seçtirir. Senaryoyu okur okumaz o karakteri bir şekilde oynayacağımı hissediyorum.  Bu oyunculara özgü içgüdüsel bir şey. Farklı karakterleri keşfetmeyi, onlara bir şey söyletmeyi ve onları anlamaya çalışmaya çok önem veriyorum. Oynayacağım kadın karakter her seferinde çevremdeki birilerinin karışımı oluyor. Bir oyuncu için olmazsa olmazlardan biri de hiç kuşku yok ki mizah anlayışıdır. Zamanlama ve mizah anlayışı bir oyuncunun en büyük zenginliğidir. Bu perspektiften baktığınızda oynadığınız karakter tek boyutlu olmaktan çıkıp çok boyutlu hale dönüşür”.

RADYO TİYATROSUYLA OYUNCULUĞA AŞIK OLDUM

Kendisini her zaman ilginç bir kuşağın döngüsü içinde yer alan bir oyuncu olarak gördüğünü belirten Demet Akbağ, çocukken radyoyla başlayan, daha sonra sinema ile devam eden ve sonrasında da TV ile tanışan bir gelişim geçirdiğini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti, “Bu denli bir geniş yelpazenin içinde yer aldığımız için şu anki jenarasyondan oldukça farklıyız ve bu farklılıktan dolayı da kendi jenerasyonumdaki oyuncuları çok şanslı görüyorum. Ben Perşembe akşamları dinlediğim radyo tiyatrosu ile oyunculuğa aşık oldum ve hayallerimin peşinden de giderek oyuncu oldum. Bizim beslendiğimiz dönem ile şimdiki jenerasyonun beslendiği dönem tamamen farklı. Şimdiki genç arkadaşlarımı bir yandan şanslı görürken bir yandan da işlerinin zor olduğunu düşünüyorum. Kendilerini göstermek teknolojinin de gelişimiyle doğru orantılı olarak çok daha kolay, ama kendini kanıtlayıp kalıcı olmak çok daha zor ve bunun için çok çalışmak ve çabalamak gerek”  

"Her oyunda ve her filmde bir şey öğrenirim. Role büründüğüm her karakterde bir şeyi fark ederim ve bulurum kendimde” diyerek bir rolün oyuncuya nasıl bir dünya görüşü ve bakış açısı kazandıracağını anlatan Demet Akbağ, bir oyuncuda tiyatro oyunculuğunun yerinin her zaman daha özel olduğunun altını çizerek sözlerini şöyle devam etti; “Sahneye ilk çıktığınızda eliniz ayağınız çok uzayıp gider. O rolü benimseyip sıklıkla sahnede oynadığınız zaman ise sizin için bir şeyler değişmeye başlar ve elinizi ayağınızı nasıl kullanacağınızı ve nereye koyacağınızı daha iyi bilirsiniz. Oyuncu için 15 gün veya bir ay sonrasının bitmiş biletleri olan bir oyunu oynamak çok güzel bir duygudur. Siz belki o oyunda 2-3 yıl boyunca hep aynı rolü oynarsınız fakat her seferinde farklı bir seyirciye oynarsınız. Bu da sizin heyecanınızı her daim diri tutar ve ilk günkü heyecanla o sahneye çıkarsınız. Yaptığım ve hayran olduğum işin bir parçası da seyirciyle buluşmak. Seyirciden beğeni almak ve övülmek hayallerimin peşinden koşarken yanılmadığımı her seferinde hatırlatıyor bana”.

DİZİLERDE NEDEN YOK?

Oynadığı her karakterin seyirci tarafından neden bu kadar sevildiğini de cevaplayan Demet Akbağ “Karakter ne olursa olsun ben mutlaka içine bir tutam gerçek ‘Demet’ koyuyorum. Onun sırrı orada gizli. Bunu harmanladığın zaman o karakter yaşar." dedi. 

Hayranlarının “Sizi çok fazla dizide görmedik, nedeni nedir?” sorusunu da yanıtlayan Demet Akbağ,  “Dizi yapmadım ama bu çok da benim tercihim değil. Senaryo çok heyecanlandırmamış olabilir veya bana uygun bir rol denk düşmemiş olabilir. Bunun yanı sıra zaman zaman da ‘Siz sinema oyuncususunuz’ diye düşünen ama bana sormayan yapımcı veya yönetmenleri duyuyorum. ‘Asla karşıyım ya da tercih etmiyorum’ diye bir cümle hiçbir zaman demedim. Bu durum benim tercihim değil." diye konuştu. 

Oyuncu kadrosunda yer aldığı ve koronavirüs dolayısıyla vizyon tarihi ertelenmek zorunda kalan “9 Kere Leyla” filmini de en kısa süre içinde seyircisiyle buluşturmak istediklerini belirten Demet Akbağ, seyircinin hiç alışık olmadığı bir filmle karşılaşacağını ve Ezel Akay sinemasını takip edenlerin kendisinin ne demek istediğini daha iyi anlayacağını söyledi.