Bodur ve Ateş, Odgers Berndtson'ın Türkiye'de başlattığı “CEO for a Day – Bir Gün CEO” programının destekçileri arasında yer alıyor.
Önümüzdeki hafta gençlerle buluşacak olan Zeynep Bodur ve Hakan Ateş, bu buluşma öncesi CNN Türk'te hem bu yeni projeyi tanıttılar hem de Türkiye'nin eğitim sistemini masaya yatırdılar.
DENİZBANK KURUCU GENEL MÜDÜRÜ HAKAN ATEŞ
Tasarım odaklı eğitim alıyorlar
İnsan kaynakları üzerinde dünya çapında örgütlü olan Odgers Berndtson, 10 yıldır dünyada uyguladıkları programın Türkiye bacağını hayata geçirdiler." diyen Denizbank Kurucu Müdürü Hakan Ateş şunları söyledi; "Geleceğe insanları hazırlama misyonu ele alınıyor. Önde gelen kuruluşların katılımıyla üniversitelerde bine yakın öğrenci seçiliyor, problem çözme, tasarım odaklı düşünme konusunda eğitimler alıyorlar. Yurtdışında önemli sayılabilecek orkestra yöneticileri var, aslında orkestra yönetimiyle iş yönetiminin hayat yönetiminin nasıl örtüştüğüne dayanan bir program dizayn edilmiş. Çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Öğrenciyle iş dünyasıyla birbirine ne kadar yaklaşırsa büyük başarı elde ediliyor. Doğuya doğru gidildikçe açıklık artıyor. İnsan kaynağı önüyle sonunla en önemli kaynağımız. Bunu en iyi nasıl yönlendirebileriz önemli bir program."
Fezaya füze fırlatmıyoruz
"Türkiye’de en fazla lise mezunu çalıştıran bankayız." diyen Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş ise "Bunda da gocunmuyorum. Hatta övünüyorum. Bizim operatif bölümlerimiz, çağrı merkezlerimiz, gişelerimiz var. Güvenlik görevlisi olarak başlayıp şube müdürü olan çalışanlarımız var. Son 15 yılda ilköğretim sayısı 40 bine yaklaşıyor, üniversite sayımız 280’e çıktı. Nüfusumuz genç. Fakat her zaman üniversite mezununa çok iyi iş vereceksiniz ve o işi iyi yapacak diye bir şey yok. Biraz da kurumların orada insanları yetiştirmesi önemli. İşi uygun profilli insanlara vermek gerekiyor. Lise mezunu başladığı zaman işe işine sıkı sıkı sarılıyor. Ben ne zaman genel müdür olacağım diye sormuyor. Üniversite mezunları çalışmıyor diye söylemiyorum. Lise mezunu bir sürü çocuğumuz var onlar da ekmek yiyecek. Bütün kurumların bunu değerlendirmeyi yapması gerekiyor. Fezaya füze fırlatmıyoruz. Sonunda kredi kartı, tüketici kartı satıyoruz. Duygusal zekasını geliştirmiş arkadaşlarımız işimizi görüyor."dedi.
Gençleri karamsar görüyorum
"Gençlerimizde karamsarlık görüyorum. Bunun son derece yararsız olduğu ortada. Kendi iç enerjilerini yok ediyorlar. Yabancı çalışanlardan
bazıları diyorlar ki niye geldin ne güzel Belçika’dasın, vs. Bundan daha güzel fırsat yok diyorlar. Yetenekli insanların burada çalışmak için
arzuları var. Öyle bir çağa giriyoruz ki bilgisayarda 1. Sınıf öğrencisi daha fazla şeyi öğrenmiş oluyor. Bunlara adapte olmak için yeniliği çok
çabuk içimize almamız lazım. Biz tersine mentorluk uyguluyoruz. Her ay gençleri topluyoruz onlar bize öğretiyorlar. Örneğin serbest giyim
konusunun nasıl yararlı olabileceğini söylüyorlar. Şu anda Cuma günleri serbest ama şubelerimizde yapamıyoruz. Yaz dönemlerinde kısa
kollu, kıravatsız serbestiler tanıdık. Bizim ekimize katılan her yeni denizciyle bankamızı yeniden kurarız. İnsanları cesaretlendirmek,fikirlerinin
değerli olduğunu göstermek gerekiyor."
KALE GRUBU YÖNETİM KURULU BAŞKANI ZEYNEP BODUR
Altın jenerasyonun sayısını artırmalıyız
Beşeri sermayenin yani insan kaynağının çok önemli olduğuna dikkat çeken Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur ise "İnsan kaynağını önemseyip geliştirme yönünde azami gayreti göstermemiz lazım. Biz işin odağına insanı koyarak politikalarımızı şekillendiriyoruz. Vakfımızın üzerinden eğitim ağırlık faliyetlere devam ediyoruz. Kendi grubumuzdaki arkadaşlarımızı süreç içine dahil etmek gibi çalışmalarımız var. Özellikle Çanakkale bizim için önemli, daha çok doğduğumuz yere hizmet etmek üzere orada projelendirdiğimiz projeler var. Bababım ciddi gayretleri vardı, hep insancıl bir yaklaşımı vardı.. Onun adına da İbrahim Bodur miras projeleri diye bir program başlattık. Temelinde girişimci ekosistemini iyileştirmek, İbrahim Bey ve o jenerasyon Altın Jenerasyon diyorum ben Türkiye için. Onların sayısını artırabilmek geleceğe yönelik, ve keza o gençlerimize yatırım yapıp 21.yüzyılın yetkinliklerini fırsat eşitliği olmayan gençlerimize sunabilmek amaçlı yapacağımız bir takım projeler var. Bunları bir 10 yıllık perspektifle gündeme getirmek istiyoruz. Ben de STK’ları ve bu türk programlara destek olmayı her zaman arzu ediyorum. Bunu bir misyon olarak da görüyorum. İş dünyasının toplumdan aldığı kadar da vermesi gerektiğini düşünüyorum. O nedenle çeşitli mentorluk programlarına katılmıştım.
İşsizler ordusuyla baş başa kalıyoruz
Sektörde ara eleman açığına değinen Bodur; "Ağırlıkla sanayide var olan bir grubuz. Fabrikalarda üretimi desteklemek adına çok ciddi ara elamana ihtiyacımız var.. Türkiye’de eğitim sistemi üniversite odaklı. Mühendislik eğitimi almış insanların arasını doldurabilecek bir katmana ihtiyaç var. Bizim fabrikamızda emekli olmuş hala gelip giden çalışanlarımız var. Onlar sanat okullarından mezunlar. Sanat okulundan mezun olup genel müdür olan emekli çalışanlarımız var. O yetkinliği şimdi göremiyoruz. İtalya’da üretim yapıyoruz. Mühendisler daha çok arge ve uzun soluklu projelerde çalışıyorlar. Günlük üretimi sırtlayan 2 yıllık meslek eğitimi gören kişiler. Gerçekten konularına çok hakimler ve detaylı olarak üretimi yönlendirebilen kişiler. Bizim de bu yetkinliği oluşturabilmemiz lazım. Bunun eğitimin genel kurgusundan kaynaklandığını düşünüyorum. Bunun mutlaka değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkede herkes 4 yıllık okulu bitirdiği zaman işsizler ordusuyla baş başa kalıyoruz. Bu çok büyük mutsuzluk yaratıyor. Eğitimlerinin karşılığını alamıyorlar. Türkiye’de ciddi üniversite kurumları oluştu. Bu hem o bölgelere canlılık getirdi ama buralarda derinleşmemiş lazım. Yetkinliklerini artırmamız lazım. Bu gençlerimizi alırken de yine de sanayi mühendislikse İTÜ, ODTÜ, Boğaziçi gibi okulları önceliklendiriyoruz. Bu farkı kapatmak gerekiyor. Eğitim, insan kaynağını geliştireceksek bu konuları çözümlememiz gerekiyor."dedi.
Kendimizi geliştirmeliyiz
"Eğitim sistemi söylendiği gibi firmaların da önümüzdeki dönem her şeyin yeniden öğrenileceği gelişimin 5 yıl gibi kısa alanlara sığacağı değişim dönemine girdik. Bilgilerin tazelenmesi gerekiyor. Özel sektörün üniversitelerle birlikte insan yetiştirmeleri gerekiyor, çünkü öğrenebilen kurumlara ihtiyaç var. Aslında ihtiyacı olan yetkinliklere bugün hiçbirimizin sahip değil. Kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Genelde mobilizasyon da arttı. Artık oturduğunuz yerde iş yapmak zorunda değilsiniz. İnsan da daha mobil. Dışarıya gitme, kendine yatırım yapmayla ilgili çok fazla taleple karşılaşıyoruz. Çalışanlarımız kendilerini geliştirmek istiyorlar.Cari açık konusu ortada. Bizim yetkinliklerimize inanmamız lazım. Bizim insanlarımız yurt dışında çok başarılı oluyorlar burada niye olmasınlar. Bizim CEO ile 1 gün tarzında programlarla arkadaşların bizi keşfetmesini onlara öz güven vererek, geleceğe umutla bakmamızı sağlayacağı için danışma kurulunda yer alıyorum."