Rizeli kadınlardan HES'e karşı eylem
Maden tozu istemeyen Davutköylü kadınlar yine eylemde
Soma'da Yırcalı kadınlar eylemde
Çanakkale'de, Rize'de, Artvin'de, Soma'da ve memleketin daha nice köşesinde çeşitli proje ve politikalar karşı yapılan eylemlerin en ön safhasında hep kadınlar yer alıyor.
Peki hiç düşündünüz mü neden kadınlar önde?
Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği'nin seri röportajlarına konuk olan Bu sorunun yanıtını Greenpeace Akdeniz Bölgesel Ofisi İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Avukat Deniz Bayram bu sorunun yanıtını nedenleriyle birlikte açıkladı.
Kadınların tüm dünyada iklim değişikliğiyle mücadele eylemlerinde baş rolde olduklarını hatırlatan Av.Deniz Bayram, benzer tablonun Türkiye'de de görülmesinin nedenlerini şöyle anlattı, "Bir yandan uluslararası alanda global iklim değişikliği mücadelesi devam ediyor ve kadınlar o mücadelenin öznesi halindeyken Türkiye'de de yerel ölçekli çevre sorunlarında mücadelenin en önünde yine kadınları görüyoruz. Çünkü gerek global iklim, çevre sorunu gerekse daha yerel çevre sorunları özellikli olarak kadınları etkiliyor. Çünkü toplumsal cinsiyet politikalarından biliyoruz ki kadınlar uygulanan bütün politikalarda, her alanda özellikle eşitsiz olarak etkilenen grupları oluşturuyor."
ÇEVRE SORUNLARI KADINLARI ETKİLİYOR
Av.Bayram, çevre sorunlarının en çok kadınları etkilediğine dikkat çekiyor; "Bugün yerel ölçekli çevre sorunlarına baktığımızda HES mücadelesinde ya da zeytinliklerin imara açılması ve zeytinciliğin ortadan kaldırılması gibi bir tehlikenin ortayı çıkmasında, meraların kaldırılması ve tahrip edilmesi gibi çeşitli yerel ölçekli çevre sorunlarında kadınlar tabiki erkeklere oranla çok daha savunmasız gruplar ve daha özellikli olarak etkilenen gruplar. Çünkü aslında bu bölgeler, zeytinlikler, meralar hes kurulan dereler kadınların öncelikli olarak yaşam alanlarını oluşturuyor. Dolayısıyla bu bölgelere herhangi bir müdahale öngören yasal çalışmalar, çeşitli yatırımlar kadınların yaşam alanlarına doğrudan müdahaleyi teşkil ediyor. Ben bunun en önemli örneğini 2014 yılında Soma'nın Yırca köyünde 6 bin zeytin ağacı için mücadele eden kadınlarla zaman geçirdiğimde tanık oldum. Bu köyde kadınların en önemli ekonomik kazançlarından bir tanesi zeytincilik. Tarihsel süreç içinde tarım politikalarının, kömür politikalarına ikame edilldiği bir bölge. Fakat zeytincilik orada hala hayatta ve insanlar bundan bir ekonomik gelir elde ediyor. Ekonomik gelirin en önemli faydalanıcısı da kadınlar. Çünkü kadınlar madenlere gidemiyor, termik santralde çalışmıyor, bunun yerine tarım yapıyor, zeytincilik yapıyorlar. Bu yüzden orada 6 bin zeytin ağacının kesilmesi ya da zeytinlik alanda termik santral kurulması en çok kadınları etkiliyor.Bu yüzden de biz aslında yerel ölçekte meraların tahrip edilmesi, tarım alanlarının endüstri tesislerine bırakılması, derelere HES'lerin kurulması bir çok yaşama alanı tahribatında özellikle kadınların orada bulunma hakkının, ekonomik hakkının, istiham hakkının yaşam hakkının ihlal edildiğine tanık oluyoruz."
TÜRKİYE SINIFTA KALDI
Türkiye iklim değişikliinden en çok etkilenecek olan Akdeniz havzasında yer almasına rağmen sınıfta kaldığını söyleyen Av.Deniz Bayram şöyle konuştu,"Türkiye'nin iklim değişikliğine karşı etkili politikalar alma konusunda sınıfta kaldığını söyleyebiliriz. Türkiye Akdeniz havzası önümüzdeki yıllar içinde iklim değişikliğinin etkilerinden alarm düzeyince etkilenecek coğrafyalardan birinde yer almasına karşın malesef bu konudaki politikaları hayata geçirmiyor. En önemlisi atmosfere yaydığı emisyonlarını azaltım politikası uygulaması gerekiyor. İklim değişikliğinin etkilerine adaptasyon politikalarının hayata geçirilmesi ve son olarak bu etkileri azaltma yönünde politikalar uygulanması gerekiyor. Fakat Türkiye hala kirli enerji üretim biçimlerine ağırlık vererek, fosil yakıtlarda önceliklendirdiğini görüyoruz. Türkiye'de bugün aktif olan 22 kömür yakıtlı termik santral var ve bunu 70'e kadar çıkarma hedefi ön planda. Hala madencilik önemli yatırım alanları arasında bulunuyor. Malesef sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda son derece yetersiz ve reel olmayan taahhütlerin verildiğini görüyoruz. Tam olarak bu nedenle Türkiye iklim değişikliği mücadelesinde en etkili mekanizmalardan biri olan Paris İklim Konvansiyonuna taraf olmak konusunda da ayak diremeye devam ediyor. Öncelikle Türkiye'nin Paris İklim Konvansiyonu'na taraf olması ve etkili emisyon azaltım taahhütlerinde bulunması ve iklim değişikliğinin etkilerine karşı bu etkilerin azaltım politikalarının derhal yürürlüğe konulması gerekiyor."
KADINLARIN MASADA OLMASI ELZEM
"Türkiye ne yapmalı?" Av.Bayram, alınması gereken önlemleri şöyle sıralıyor; "İklim değişikliği global bir sorun. Sadece bir çevre sorunu değil aynı zamanda insan hakları sorunu. Global bir sorun olduğu için tek bir ülkenin değil, bütün ülkelerin tamamının bu mücadeleye katılması ve hükümetlerin tarihsel sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor. Malesef Türkiye bu konuda çok az yol kat etti. Yapılan bilimsel araştırmalar yakın gelecekte İstanbul ve İzmir gibi mega şehirler iklim değişikliğinden etkilenecek ilk 10 şehir arasında yer alıyor dünyada. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında ayrılmaz bir bağlantı olduğunu görüyoruz. En önemli konunun katılım olduğunu düşünüyorum. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri açısından kadınlar ve diğer savunmasız grupların ve sivil toplumun, gençlik örgütlerin bu hedeflerin gerçekleştirilmesi oluşturulacak politikalara tam anlamıyla katılımının sağlanması gerekiyor. Türkiye yenilebilir enerji potansiyeli açısından Akdeniz coğrafyasında yer aldığı için son derece zengin bir ülke. Bu yüzden de dünyada iklim değişikliğine karşı mücadelede enerji dönüşümü için kilit ülkelerden bir tanesi. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine en yakın olan ve en elverişli koşullara sahip ülkelerden biri olduğunu söyleyebiliyoruz.Malesef Türkiye'de endüstriyel yatırımların gerçekleştirilmesinde katılım odaklı çalışmaların son derece yetersiz olduğunu söyleyebiliriz.Sürdürülebilir kalkınma hedefleri açısından kilit ülke olan Türkiye'de bu hedeflerin yerine getirilmesi beraberinde toplumsal cinsiyeti de getirecektir. Fakat politikaların hayata geçirilmesinde kadınların masada olması, karar alım süreçlerine katılımlarının sağlanması elzemdir. İklim değişikliği global bir sorun. Bunun yanı sıra Türkiye'ye özgü çevresel sorunlarla da karşılaşıoruz.Gezegeni kurtarmak, yaşam alanlarımızı savunmak için başta kadınlar olmak üzere herkesi kampanyalarımıza destek vermeye davet ediyorum."