İLETİŞİMDE CAM TAVAN SENDROMU VE EMPATİ İLİŞKİSİ
Çok bilindik bir hikayedir. Öğrenilmiş çaresizliği anlatır.
Bilim adamları pireleri toplayıp metal bir zemin üstüne
koydukları 30 santimetre yüksekliğindeki üstü cam kapakla kapatılmış bir cam fanusun içine koyarlar. Metal ısıtılır.
Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ancak tavandaki cama çarparlar ve yere düşerler. Zemin sıcak olduğundan yine zıplarlar. Sonuç aynıdır. Pireler kafasını camdan kapağa vururlar. Hem de defalarca. Sonunda pireler 30 cm zıplamamayı öğrenirler. Artık hepsinin 30 cm zıpladığını gören bilim adamları deneyin ikinci aşamasına geçer. Tavandaki cam kapak kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Pirelerin hepsinin eşit yükseklikte zıpladığı görülür. Fanusun kapağı olmamasına rağmen, daha çok yükseğe zıplama imkanları olmasına rağmen, pireler buna cesaret edemezler.
İşte bu öğrenilmiş çaresizliktir.
Biz insanlar da öyle değil miyiz? Bazen öyle bir hale bürünüyoruz ki potansiyelimizi göremiyoruz. Oysa ki, kadın olsun erkek olsun hisleri, empati kurma yetenekleri, sabırları, sezileri iletişim kurma ve ikna yeteneklerimiz pirelerden daha üstündür.
Gülmeyin ama bu gerçek. Maalesef potansiyelimizi kullanmakta en büyük engel yine kendimiz oluyoruz. Bir başka deyimle cam tavan sendronuma kapılıp gidiyoruz.
Gerçekten istenildiğinde yapılamayacak şey yoktur.
Ama kendini zorlamamış, kendi koyduğu sınırların üzerine çıkamamış bireylerde yetersizlik duygusu oluşması kaçınılmaz hale geliyor. Yani her insan kendi cam tavanını kendi zihninde yaratıyor.
Gelişmiş ülkelere baktığımızda bireylerin harika işlere imza attıklarını görebiliyoruz.
Bizde neden olmasın?
Malumunuz dünya da bizimle beraber gelişiyor, değişiyor ve bu değişim sonucunda farketmeden duyarlılık, hoşgörü, yardımlaşma gibi değerlerimiz de renk değiştiriyor. İşte bu değerlerimizi kaybetmemek için empati kurmak daha da önem kazanıyor.
Ne demek empati?
En basit açıklamasıyla bir insanı kendi yerine koyarak onun duygularını hissetme durumudur. Empati kurmakla insanlar kendi aralarındaki kuvvetlendirdikleri gibi insani bağların daha da güçlenmesini sağlarlar. Cam tavan sendromu altında ezilenlerin önünü açarlar da diyebiliriz.
Empati, ilişkilerde ve ürün geliştirmede daha iyi olabilmek için önemli bir faktördür. Ama söylemesi kolay olsa da kendini başkasının yerine koymak, onun duygularını ve motivasyonunu anlamak genellikle o kadar kolay olmaz.
İş hayatında hedef kitleyi ve hedef kitlenin ortamını anlatabilmek amacıyla yeni dünya düzeninden; VUCA kavramından; X,Y, Z gibi kuşaklardan bahsediyor. Öğrenmenin insana eşlik ettiği yaşam deneyimi boyunca, harekete geçirecek motivasyon kaynaklarına sahip olmamız gerekiyor. Ama hepsinin üzerinde sürekli ve sağlıklı iletişimde kalabilmek, yeni dünya düzeninde değişmeyecek tek organizma iletişim ve empatidir.
Ben, empatinin kısmen yetenek ve kısmen eğitim ile ilgili olduğu düşünüyorum. Başlangıç düzeyinize bağlı olarak, empati konusunda daha iyi olmak bir başkasından daha fazla veya daha az çalışmayı gerektirebilir ancak, başlangıç noktanız ne olursa olsun, empati konusunda daha iyi olmayı öğretebilirsiniz.
Empati toplum yaşamında tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir rol oynar.
Gelecekte hayatımızda huzur arıyorsak, iletişim kurarken başarılı olmak istiyorsak kesinlikle empatiyle arkadaş olmamız şart.
Siz iyi enerji vermediğiniz sürece çevrenize de yardımda bulunamaz durumda kalırsınız. İyi olmanızı gerektiren en büyük etken iletişimken doğru iletişebilmenin en önemli yolu da empati kurabilmektir.
Empatinin önemini vurguladığımıza göre empatinin içerdiği bazı rengarenk noktaların üstünden geçmekte fayda var. Empatinin doğru yapıldığını anlamamız için hissetmemiz gerekiyor, hissedilmek empatinin en önemli basamağıdır. Bazen işimize gelmediği durumlarda empati yaparken, "Aman ne hissederse hissetsin banane" gibi cümleler kurabiliriz ve bunun tek özeti empati yapamayışımızdır. Karşımızdakini hissetmek en önemli noktadır.
Hal böyle olunca da içe kapanık o pireler gibi öğrenilmiş çaresizliğe kapılan bireyleri karanlığa mahkum ederiz.
Doğru empati kurabilmek için içimizde varoluşumuz gereği çokça barındırdığımız egomuzu devre dışı bırakmamız gerekir. Benmerkezci düşünce yapımızdan uzak kalmalıyız. Kararı verecek olan unsur kesinlikle biziz, egomuz olmamalıdır.
Müsaadenizle şu cümlelerle bitirmek istiyorum,
Öğrenmenin insana eşlik ettiği yaşam deneyimi boyunca, harekete geçirecek motivasyon kaynaklarına sahip olması gerekliliğini sürdürebilmek ve biz olabilmek için empati şartın da şartıdır.
Bu sayede saygı artar, sevgi artar, hoşgörü artar. Kısaca hayat ve dünya güzelleşir...